Türkiye’de tarımsal Ar-Ge kurumları yetersiz mi?

Türkiye’de tarımsal Ar-Ge kurumları yetersiz mi?
Yayınlama: 10.08.2023
5
A+
A-

Türkiye’de tarım ve hayvancılık alanında araştırma geliştirme (Ar-Ge) faaliyetlerini başta Tarım Bakanlığı araştırma enstitüleri olmak üzere TÜBİTAK, üniversiteler ve özel sektör yürütmektedir.

BAKANLIK AR-GE’DE NE YAPIYOR?

Bugün TAGEM’e bağlı toplamda 50 araştırma enstitüsü araştırma faaliyeti yürütmektedir. Bakanlığa daha ilk kurulduğu 1930’lu yıllardan itibaren çiftçinin ihtiyacı olan hububat tohumu ıslahı görevi verilmiştir. Bakanlıkta Ar-Ge altyapısı hububat ıslahı üzerine kurulduğu için hububatta çeşit geliştirme kapasitesi diğer alanlara göre daha iyi durumdadır.

Ancak aynı kapasitenin hibrit sebze tohumculuğunda geliştirilebildiği söylenemez. Bu alanda Ar-Ge kapasitesine TAGEM’ce yürütülen F1 Hibrit Sebze Tohumculuğu Projesi önemli katkı sağlamıştır. Emeği geçen meslektaşlarıma ve mesai arkadaşlarıma teşekkür ediyorum.

Toprak su kaynakları araştırma alanında ise ülkesel ve bölgesel sorunları çözecek önemli bir kapasite mevcuttur. Yeni TAGEM Genel Müdürünün bu alandaki ihtiyaçlarını biliyor olması çok önemli bir şanstır.

Diğer yandan hayvan hastalıkları ile ilgili koruyucu aşı geliştiren 9 Veteriner Kontrol araştırma enstitüsü, güncel iş yoğunluğu nedeniyle Gıda Kontrol Genel Müdürlüğüne bağlı olarak faaliyet yürütmektedir.

TÜBİTAK AR-GE’Yİ YÖNLENDİREBİLİYOR MU?

TÜBİTAK’ın, Türkiye’de bütün Ar-Ge faaliyetlerini desteklemesi ve yönlendirmesi beklenir. Ancak dünyadaki gelişmeleri dikkate alarak Ar-Ge önceliklerini belirlemede ve yeterli destek sağlamakta yetersizdir. Bunda hükümetin Ar-Ge için bütçeden ayırdığı kaynak yetersizliği yanında, siyasal kaygılarla istihdam edilen liyakatsiz yöneticilerin payı da göz ardı edilmemelidir.

Tarım ve hayvancılık alanında bitki ve hayvan ıslahı, hastalık ve zararlılarla mücadele, bitki ve hayvan besleme, gıda, biyoteknoloji, sulama, sensörler ve robotik alanlarda araştırma projelerinin TÜBİTAK tarafından desteklemesine ihtiyaç duyulmaktadır. Bu alanlarda yeterli Ar-Ge yapılamaması gelecekte gıda güvenliği açısından yeni sorunlar ortaya çıkaracaktır.

ÜNİVERSİTELER NE YAPIYOR?

Üniversitelerin ziraat, veteriner, gıda mühendisliği ve su ürünleri fakültelerine tarım sektörüne nitelikli insan kaynağı yetiştirilmesi yanında araştırma faaliyetleri yürütme görevi de verilmiştir. Bu kurumlardan eğitim yanında, araştırma-yayım yapan merkezler olması beklenir.

Bu gün ziraat, veterinerlik ve gıda mühendisliği fakültelerin her birinin sayısı 40’a ulaşmıştır. Alt yapısı olmaksızın açılan fakültelerin eğitim-öğretim dışında maalesef Ar-Ge yapabildikleri söylenemez. Gerekli kapasite oluşturulmadan açılan fakültelerin diplomalı işsiz sayısını artırmaktan başka bir işe yaramadığı bilinen bir gerçektir.

ÖZEL SEKTÖR ARAŞTIRMA KURULUŞLARINDA DURUM NE?

Genel olarak tohumculuk ve fidancılık alanında faaliyet gösteren özel sektör firmalarından oluşmaktadır. Tarım sektöründe Bakanlıkça Ar-Ge yetkisi verilen firmaların sayısı 2023 yılı itibariyle 265’e ulaşmıştır.

Bu firmalar, hububat yanında mısır, ayçiçeği, şekerpancarı, patates ve çoğu yabancı hibrit sebze tohumlarının Türkiye’de çeşit deneme, adaptasyon ve ticarileştirme faaliyeti yürütmektedirler.

Yukarıda sayılan kurumlarca geliştirilen çeşitler Tohumluk Tescil ve Sertifikasyon Merkezince tescil edilmekte ve sonuçta ıslahçı hakları korunarak piyasaya sunulmaktadır.

Sonuç olarak, Türkiye’nin sayısal olarak yeterince araştırma kurumu mevcuttur. Ancak bu kurumların beşeri, teknik ve mali kapasitelerinin yeterli olduğu söylenemez. Kapasitesi yetersiz kurumlardan da nitelikli araştırma sonuçları beklenemez.

Özellikle son yedi yıllık süreçte üniversitelerden, enstitülerden ve özel sektör kurumlarından binlerce nitelikli araştırmacı terör örgütü üyesi ya da iltisaklısı denilerek sistem dışına çıkarılmıştır. Maalesef bu beşeri kapasite kaybı uzun yıllar telafi edilemeyecektir. Bütün araştırma kurumlarının özellikle beşeri kapasite geliştirmeye azami önem vermesi gerekmektedir.

Diğer yandan son yıllarda bırakın yurtdışındaki araştırmacıların ülkeye dönüşünü, uygun çalışma ortamı bulamayan nitelikli araştırmacıların sistem dışına veya yurtdışına çıkışı hızlanmıştır. Bu durum Ar-Ge’nin geleceği açısından büyük bir sorun olarak görülmelidir.

Kurumlarda siyasal sadakati dışında bir vasfı olmayan, liyakatsiz idarecilerin mevcut kapasiteyi pasifize ederek motivasyou bozduğu ve sisteme zarar verdiği de unutulmamalıdır.

Bir Yorum Yazın
Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.