Son dakika… Lider Erdoğan ‘çok yakında’ deyip duyurdu: Daha büyük adımlar atacağız!

• Erdoğan, koalisyonlarla yönetilen bir Türkiye’de rezervden karaya 30 yılda yalnızca 2,5 kilometre ilerleyen doğal gaz iletiminin, cumhurbaşkanlığı idare sisteminde yaklaşık 2,5 yılda gerçekleştiğini belirtti.
• Milli muharip uçağın üretilmesinin devam ettiğine işaret eden Erdoğan, “İnşallah çok yakın bir vakitte bu mevzuda daha büyük adımlar atacağız.” dedi.
• Seçim çalışmalarılarıyla ilgili konuşan Lider Erdoğan, “Biz de kampanyamızı, seçimin değerine uygun fakat tıpkı vakitte depremzedelerimizin acısına saygılı bir biçimde yürütme kararı aldık. Sessiz lakin derinden bir seçim kampanyası yürüteceğiz.” tabirlerini kullandı.
• Seçimlerde mevcut milletvekili listelerinde değişim oranına ait de yorum yapan Erdoğan, “Her devirde olduğu üzere bu devirde de milletvekili listelerimizde birtakım yenilenmeler kesinlikle olacaktır.” dedi.
• HDP’nin de desteklediği 6’lı masayı da sert eleştiren Erdoğan, “Terörle çaba etme kelamı veremiyorlar. Terörle çaba kelamı vermek bir yana, terör örgütlerinin başını ezen kurumlarımıza saldırıyorlar.” sözlerini kullandı.
• “Artık yeni bir devrin eşiğindeyiz” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Çıraklık, kalfalık, ustalık ve çaba periyodundan sonra artık de şahlanış periyoduna geçileceğini söyledi.

Kahramanmaraş ve Hatay merkezli zelzelelerin akabinde ihya ve inşa çalışmaları hakkında bilgi veren Erdoğan, sarsıntının yaşandığı andan itibaren devletin bütün imkanlarıyla çalıştığını ve çalışmaya devam edeceğini bildirdi.

Kendisinin de daima olarak sarsıntıdan etkilenen kentleri ziyaret ettiğini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, hem yeni inşa edilen konutların temel atma merasimlerini gerçekleştirdiklerini hem de vatandaşlarla iftar sofrasında buluştuklarını belirtti.

Ramazanda ve sonrasında da depremzedeleri asla yalnız bırakmayacaklarını vurgulayan Erdoğan, “Bundan sonraki süreçte birinci önceliğimiz, sarsıntı bölgesinin bir an evvel ayağa kaldırılması. Bunun için çaba ediyoruz. Vatandaşlarımızın bütün gereksinimlerinde yanlarında oluyoruz. Yeni yerleşimleri planlarken, zelzeleden etkilenen kentlerimizin istikametini mümkün olduğu kadar ovalardan dağlara, yeri sağlam yerlere döndürüyoruz. Kadim kent yerleşimlerimizi ise tarihi ve kültürel varlıklarımızı da yaşatacak, tıpkı vakitte afetlere karşı güçlendirecek bir anlayışla ihya ediyoruz. Bu çerçevede Adıyaman’da 4 bin 431, Kahramanmaraş’ta 7 bin 353, Gaziantep’te 6 bin 815, Hatay’da 3 bin 122, Malatya’da 6 bin 238 konutun temellerini attık.” tabirlerini kullandı.

Toplam 27 bin 949 konutun inşasına fiilen başlandığını ve hatta kimilerinin şu anda bitme evresine geldiğine işaret eden Erdoğan, yaz mevsimine kadar bu konutları bitireceklerini ve maksatlarının 319 bini birinci bir yıl içinde olmak üzere, toplam 650 bin konutu tamamlayıp, zelzele bölgesindeki vatandaşlara teslim etmek olduğunu bildirdi.

“BİLİM İNSANLARIYLA ÇALIŞMALARIMIZI DEVAM ETTİRECEĞİZ”

Türkiye’nin zelzele bölgesi olduğu ve kentlerin zelzeleye hazır olup olmadığı sorusuna Erdoğan, “Bu durumu, kentsel dönüşümün ehemmiyetini ben defaatle lisana getirdim. Artık imarla ilgili zati yasal düzenlemelerimiz var. Fakat bu olaylardan sonra mesela Ulusal Risk Kalkanı Toplantısı gerçekleştirdik. Burada Türkiye’nin karşı karşıya bulunduğu afet riski altında toplanabilecek tüm tehlike ve tehditleri birlikte kıymetlendiriyoruz. Zelzele bunlardan biridir. Tıpkı biçimde sel, yangın, heyelan, kuraklık üzere öbür doğal afetleri de buna eklemeliyiz. Yetmez, ayrıyeten salgın hastalıktan teröre, sığınmacı akınlarından ekonomik krizlere, başka ögeleri da buna ek etmeliyiz.” karşılığını verdi.

Yaşanılan jeopolitiğin dayattığı her ihtimalin hesaba katılması gerektiğini bildiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:

“Özetle, ülkemizin ve milletimizin varlığını, hayatını, geleceğini tehdit eden her krizi bir afet olarak görmek, öncesi ve sonrasıyla önlemlerimizi buna nazaran düşünmek gerektiği kanaatindeyim. İstanbul’da yaptığımız bu toplantıda 100’den fazla mühendisle mimarla jeofizikçiyle jeoloji mühendisiyle farklı alanlardan bilim insanlarımızla hocalarımızla görüştük. Gaziantep’te Etraf Şehircilik Bakanım kendileriyle toplantılar yaptı ve bütün bunlardan sonra da alışılmış yeni bir adımı, düzenlemeyi yapmak mukadderdir diye düşünüyorum. Bunun için de olağan Allah lütfeder, vatandaşımız misyonu bize tekrar verirse biz bilim insanlarımızla çalışmalarımızı da motamot devam ettireceğiz. Yeni periyotta kendileriyle bunu daha teferruatlı bir halde ele alıp yasal düzenlemeleri de yapmak suretiyle bir adım atacağız.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “14 Mayıs seçimleri dünyanın en değerli seçimlerinden birisi olarak gösteriliyor. Sizin açınızdan bu seçimi daha evvelki seçimlerden başka kılan özelliklerin nelerdir?” sorusuna, “Bir kez şunu kabul etmek gerekiyor, bugün Türkiye isminin geçtiği ve geçeceği her durum dünya gündeminin gözden kaçıramayacağı bir husus başlığıdır. Denizin 2 bin 500 metre altından uzaya ulaşmış bir Türkiye’den bahsediyoruz. Muharip seviyede kendi uçağını yapmış 5 ülkeden biriyiz. Biz, bilimi Antarktika’da dahi arayan az ülkelerin başında geliyoruz. Yerlilik ve ulusallık şiarıyla gemimizden arabamıza, İHA ve SİHA’larımızdan tanklarımıza, elektrikli trenlerimizden uydularımıza 20 yılda dünyaya, göz kamaştırıcı ve ilham veren bir ulusal paradigma örneği sunduk.” cevabını verdi.

“SADECE 2,5 YILDA DOĞAL GAZI SÖKÜP ALDIK”

Mayıs ayındaki seçimlerin, bilhassa “20 yıl boyunca atılan onca yanlışsız adımın” varacağı istikamet açısından hayati bir değer arz ettiğini belirten Erdoğan, şunları bildirdi:

“Şu an bırakın yol ayrımını, bir an bile durmayı göze alamayacağımız bir mevkide ilerliyoruz. Size bu bahiste çarpıcı bir örnek vermek istiyorum. Milletimizle bir müjde paylaşmıştık. Mavi vatan hudutlarımız dahilinde hidrokarbon kaynaklarına yönelik yaptığımız devasa büyüklükteki yatırımların birinci meyvesini, Batı Karadeniz’de karadan 170 kilometre uzaklıktaki bir bölgeden aldık. 2020’de milletimize duyurduğumuz bu muştuyu en geç 2023’te sisteme kazandıracağımızı tez ettiğimizde bunun mesnetsiz bir siyasi argüman olduğunu argüman edenler, inşallah 20 Nisan’da karada bir istiklal nişanesi olarak göğe yükselecek ulusal doğal gazımızın alevine ne kulp takacaklar merak ediyorum.

Karadeniz’de doğal gaz birinci olarak 1975’te keşfedildi. 1995’te bu keşfin kurumsal prosedürleri tamamlandı ve 2005’te keşfedilen bu gaz kara ile buluştu. Artık bu kronoloji üzerinden 14 Mayıs seçimlerinin ne derece değerli olduğuna dair bir görüşümü paylaşmak isterim. Keşiften karaya 30 yıl süren bu doğal gaz macerasında rezerv ve kara ortasındaki aralığın kaç kilometre olduğunu biliyor musunuz? Yalnızca 2,5 kilometre. Bizim, milletimizle paylaştığımız rezerv muştusunun karaya olan aralığı neydi? Tam 170 kilometre. Pekala biz, denizin 2 bin metre altından tabiri caizse söküp aldığımız doğal gazı 170 kilometre öteye ne kadar müddette karaya ulaştırdık? Yalnızca 975 günde.”

“KOALİSYONLA YÖNETİLEN TÜRKİYE’DE 30 YILDA YALNIZCA 2,5 KİLOMETRE İLERLEDİ”

Koalisyonlarla yönetilen bir Türkiye’de rezervden karaya 30 yılda yalnızca 2,5 kilometre ilerleyen doğal gaz iletiminin, cumhurbaşkanlığı idare sisteminde yaklaşık 2,5 yılda gerçekleştiğini belirten Erdoğan, “14 Mayıs seçimlerinin yalnızca bu örnek üzerinden bile ne kadar ehemmiyete haiz olduğu ortada. Biz, parlamenter sistem illüzyonu üzerinden bir iktidar paylaşımına karşı, milletimizin hayrına dokunacak muştuları paylaştığımız, bu muştuları mucize denilecek süreçlerle hayata geçirdiğimiz siyasi bir anlayışın temsilcileriyiz. Cumhuriyetimiz açısından bir demokrasi menkıbesi sayılan 14 Mayıs tarihinde milletimiz kanımca tekrar gelişimin ve kalkınmanın tarafında olacaktır.” sözünü kullandı.

“BUGÜNE KADAR MİLLETİMİZE NE KELAM VERDİYSEK YERİNE GETİRDİK”

Depremlerin akabinde kampanya bağlantı stratejisinde değişiklik yaşandığı anımsatılarak, “Depremden sonra seçim kampanyanızda nasıl bir revizyona gittiniz? Son 40 günde nasıl bir kampanya yürüteceksiniz?” sorusuna Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu karşılığı verdi:

“AK Parti olarak, 2023 seçimleri için kampanya stratejimizi tam 21 yıl evvel hazırlamaya başladığımızı söylesem abartmış olmam. Zira Cumhuriyetimizin 100’üncü yılının ülkemiz için taşıdığı ehemmiyeti biliyoruz. Olağan biz, Allah’a şükürler olsun ki bugüne kadar milletimize ne kelam verdiysek yerine getirdik. Aslına bakarsanız Türkiye Yüzyılı, bu süreçte elde edilen birikim ve daima tazelenmekte olan motivasyonumuzu tanımlayan bir vizyon. Kampanya sürecinde bu 21 yıldaki hizmet ve eser siyasetimizi milletimize hatırlatmak ve bu hatırlatmalarımızın vatandaşlarımız nezdinde samimi kabullere dönüşmesi en değerli amacımızdı. Zira bu vizyonun, beka sorunu arz eden muğlak bir ittifak karşısındaki en değerli garanti olduğunu kabul etmek gerekiyor.

“SESSİZ LAKİN DERİNEN BİR SEÇİM KAMPANYASI YÜRÜTECEĞİZ”

Geçtiğimiz yılın 28 Ekiminde, Türkiye Yüzyılı vizyonuyla seçim kampanyamızın birinci işaret fişeğini zati atmıştık. Lakin, sarsıntı felaketi nedeniyle seçim kampanyamızda değişikliğe gittik. 11 vilayetimizde insanlarımız yas tutuyor. Konutlarını kaybedenler ıstırap içinde. Kentlerimiz ayağa kalkma gayreti veriyor. Bu türlü bir iklimde kimse evvelki devirlerdeki üzere bir kampanya yapamaz, yapmamalıdır. Biz de kampanyamızı, seçimin kıymetine uygun ancak birebir vakitte depremzedelerimizin acısına saygılı bir halde yürütme kararı aldık. Sessiz lakin derinden bir seçim kampanyası yürüteceğiz. Türkiye Yüzyılı vizyonu ana temamızla çalışmalarımızı sürdüreceğiz. Aday listelerinin Yüksek Seçim Şurasına verilmesinin akabinde beyannamemizi ve sloganlarımızı kamuoyuyla paylaşacağız.”

“LİSTELERİMİZİ YENİLEYECEĞİZ”

Seçimlerde mevcut milletvekili listelerinde değişim oranını ne olacağı ve adayların belirlenmesinde nasıl bir çalışma yürütüldüğü sorusuna karışlık Erdoğan, şu değerlendirmeyi yaptı:

“Ülkede demokrasiye, içtenlikle sahip çıkan, parti içinde de demokrasiyi en şeffaf yürüten teşkilat AK Parti’dir. Natürel geçtiğimiz günlerde 81 vilayetimizde 6 binin üzerinde aday adayı için temayül yoklamaları yapıldı. Bu sayı partimize ilginin bir göstergesidir. Merkez Yürütme Heyeti ile Merkez Karar ve İdare Konseyi üyelerimizden oluşan komiteler, aday adaylarını yüz yüze görüşmeyle değerlendirmeye tabi tutuyor. Bu sürecin akabinde da başkanlığını şahsen yapacağım bir üst komitede aday listemize son halini vereceğiz. Her devirde olduğu üzere bu periyotta de milletvekili listelerimizde birtakım yenilenmeler kesinlikle olacaktır. Bakan arkadaşlarımız da kabinede sahip oldukları birikimi ve enerjiyi milletvekili olarak meclis çatısı altında değerlendirecekler. Her bir bakan arkadaşımız, en âlâ hizmet edeceği yerden aday olacaktır.”

Yüksek Seçim Şurasının takvimine nazaran 9 Nisan’da aday listelerini teslim edeceklerini bildiren Erdoğan, “Tabii olarak 3 devir kuralı ve öteki sebeplerle aday listelerimizde yeni isimler de yer alacak. Arkadaşlarımızın bir kısmıyla ise evvel aday sonra milletvekili olarak inşallah devam edeceğiz. Bu bir bayrak yarışıdır. Tüm arkadaşlarımızla farklı tabanlarda, farklı misyonlarda omuz omuza gayrete devam edeceğiz. AK Parti ben partisi değil, biz partisidir. Ve bu adaylıkla ilgili bunları bir sonuca bağladıkça da kamuoyuyla paylaşacağız.” sözünü kullandı.

“KARŞIMIZDA ADETA BİR ‘YIKIM İTTİFAKI’ VAR”

“Muhalefetin beş farklı partinin genel başkanlıklarına ek olarak yedi farklı lider yardımcısı ve HDP’nin masada olduğu bir koalisyonla ülkeyi yönetebileceğini sav ettiği” aktarılarak, “Daha seçimlere gitmeden koltuk pazarlıkları krizleri doğurdu. Bu türlü bir siyasi anlayış Türkiye’yi yönetebilir mi?” sorusunu Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle yanıtladı:

“Muhalefet, cumhurbaşkanlığı yardımcılıklarını, bakanlıkları, milletvekilliklerini ve devletin idare kademelerini bir at pazarlığına dönüştürerek bir ortaya geldi. Millete hizmeti değil, ülkenin menfaatlerini değil, kendi çıkarlarının peşinde olduklarını bu süreçte gösterdiler. Ülkeye istikrarı değil, kaosu vadediyorlar. ‘Ne vereyim abime’ mantığı ile koltuk dağıtmanın, koltuk pazarlığının peşindeler. Mevcut koltuklar yetmez kaygısı ile bakanlık sayılarını artırarak birilerine yeni koltuk bulma derdindeler. Milletin önüne koyacakları bir vizyonları olmadığı için, ‘iktidara gelirsek yapılanları yıkacağız’ diye milletin önüne çıkıyorlar.

Adeta bir yıkım ittifakı üzere hareket etme kelamı veriyorlar. Bunlar o kadar kendi kaygılarına düştüler ki, milletimizin bu türlü bir siyasete teveccüh göstermeyeceğini bilmeyecek kadar da gerçeklikten koptular. Bu milleti tanımıyorlar. Yapamayacakları şeyleri, tutamayacakları kelamları vererek, palavra ve iftiraya başvurarak gerginlik siyasetinden medet umuyorlar. İktidarlarımız periyodunda, milletimizin siyaset kurumuna beslediği inancı sarsma gayreti içindeler. Milletimizin takviyesinden daha çok memleketler arası güç odaklarının kendilerine ‘aferin’ demesine muhtaçlar.”

“TERÖR ÖRGÜTLERİNİN BAŞINI EZEN KURUMLARIMIZA SALDIRIYORLAR”

“Sistematik Türkiye düşmanlığı yapanlar”ın, Türkiye karşısında hizalanan güç odaklarına selam gönderdiğini belirten Erdoğan, “Bunların Ege’deki, Mavi Vatan’daki haklarımızı, ülkemizin güvenliğini sağlamak için hudutlarımızın ötesindeki inançlı bölgeleri ve ordumuzun oralarda gerçekleştirdiği terörle çabayı savunduğunu gördünüz mü? FETÖ, PKK, YPG, PYD üzere terör örgütleri ile çaba edeceklerine dair şimdiye kadar bunlardan kararlı bir kelam duyduk mu? Bilakis, HDP ile yol yürümek için kayyumu kaldırmayı, belediyelere özerklik vermeyi vadediyorlar. Terörle gayret etme kelamı veremiyorlar. Terörle çaba kelamı vermek bir yana, terör örgütlerinin başını ezen kurumlarımıza saldırıyorlar. Bu türlü bir anlayış ne Türkiye’yi yönetebilir ne ülkemizin çıkarlarını milletlerarası mecralarda savunabilir ne ulusal projelerimizin gerisinde durabilir ne de terörle uğraş edebilir.” sözünü kullandı.

“İTTİFAKIMIZDA KOLTUK, MAKAM VE FERDÎ İKBAL PAZARLIKLARI YOKTUR”

“Cumhur İttifakı ile Millet İttifakı’nın farkını nasıl ortaya koyuyorsunuz?” sorusunu Erdoğan, “Cumhur İttifakımız, yalnızca bir seçim ittifakı değildir. Cumhur İttifakı, Türkiye’ye yönelik iç ve dış kaynaklı hasmane teşebbüslere karşı ulusal ve ahlaki bir duruş çerçevesinde bir ortaya gelmiştir. İttifakımızda bu yedili masadaki üzere koltuk, makam ve ferdî ikbal pazarlıkları asla yoktur.” formunda yanıtladı.

Erdoğan, bakanlık ya da lider yardımcılığı üzere paylaşım pazarlıklarının, Cumhur İttifakı’nda olmadığını vurgulayarak, “Bizdeki, Türkiye’nin istiklalini ve istikbalini her şeyin üstünde tutan bir anlayışla ve unsurlar üzerinden yürüyen bir anlayışın siyasete yansımasıdır. AK Parti, Milliyetçi Hareket Partisi, Büyük Birlik Partisinin birlikteliği ile bugüne kadar yol yürümüş, milletimizin inancını kazanmış bir ittifaktır. Yerli ve ulusal bir duruşu merkeze alan bir ittifak olarak, Yine Refah Partisi ve HÜDA PAR’ın iştiraki ile yolumuza devam ediyoruz.” tabirlerini kullandı.

“SAVUNMA SANAYİİNDE ZİHNİYET İHTİLALİNİ GERÇEKLEŞTİRDİK”

Erdoğan, ülkenin kalkınmasında siyasi irade, siyasi istikrar ve liderliğin rolüne ait değerlendirmesinin sorulması üzerine, iktidarları boyunca en kapsamlı demokrasi reformlarıyla sessiz ihtilaller gerçekleştirdiklerini, yatırım, kalkınma ile ulusal ve yerli projelerde ihtilal niteliğinde adımlar attıklarını belirtti.

Sağlık, eğitim, adalet, güvenlik, ulaştırma, turizm, güç yatırımları ve tarımda Türkiye’ye çağ atlattıklarını kaydeden Erdoğan, “Tarihin en büyük yatırımlarını ülkemize kazandırarak devletimizin kapasitesini geliştirdik. Savunma sanayiinde zihniyet ihtilalini gerçekleştirdik. AK Parti’nin iktidarda olduğu yıllar bu manada gelecekte değerlendirilirken, adeta her alanda ihtilaller periyodu olarak anlatılacaktır.” sözlerini kullandı.

“KENDİ İNSAN GÜCÜMÜZÜ AŞAĞILAYAN BİR ÖZ GÜVENSİZLİK İÇİNDELER”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, muhalefetin, “AK Parti’nin projelerini değersizleştirme siyaseti” izlemesine ait değerlendirmesinin sorulması üzerine, şu cevabı verdi:

“Bizim icraatlarımızın ulaştığı yerlere, onların hayalleri bile ulaşmaz. Onların bizim insanımızın kaygıları ile dertlenme, ülkemizin muasır medeniyetler düzeyini geçme maksadı üzere bir gündemleri yok. Onlar iktidara talip olmayı, halkımıza hizmet ve icraat olarak görmek yerine, koltuk paylaşımı olarak görüyorlar. Yapmak yerine yıkmayı, geliştirmek yerine yapılanları geri döndürmek için el koymayı topluma vadediyorlar. Onlar kendine güvenmedikleri üzere bu ülkenin yetişmiş insan gücüne de ülkemizin kapasitesine de güvenmiyorlar. Yetişmiş insanlarımızın yurt dışına gitmesinin reklamını yapıyorlar. Kendi insan gücümüzü aşağılayan bir öz güvensizlik içindeler. Kendi insan kaynağımıza güvenmedikleri için dışarıdan ithal danışmanlardan akıl almayı bir vizyon olarak ortaya koyuyorlar. Bugün ülkemiz, savunma sanayiinde ulusal ve yerli projelerini gerçekleştirebiliyorsa bu kendi alanında yetişmiş dünya ile rekabet edebilen insan kaynağı sayesindedir.

Bugün yerli arabamızı, ulusal muharip uçağımızı, dünyaya ihraç ettiğimiz gemilerimizi, helikopterlerimizi, SİHA ve İHA’larımızı ve sanayi eserlerimizi yetişmiş kendi insan gücümüzle, mühendislerimizle çalışanlarımızla yapıyoruz. Onlar büyük projelere karşı çıkarken, kalkınma ve yatırım atılımlarımızı durdurmaktan bahsederlerken, bu ülkenin AR-GE konusunda ilerlemesine, yetişmiş insan gücümüzün emeklerine, uğraşlarına, gençlerimizin hayallerine de takoz koymuş oluyorlar. Kent hastanelerine, Yavuz Sultan Selim ve Osman Gazi köprülerine, boğaz geçiş tünellerine, havaalanlarına ve otoyollara karşı çıkarken milletimizin geleceğine set olmaya çalışıyorlar.”

“AK PARTİ TÜRK SİYASETİNE YENİ BİR UFUK GETİRMİŞTİR”

AK Parti’nin yeni devirde, önceliklerinin neler olacağına ait soruyu yanıtlayan Erdoğan, “AK Parti, iktidara geldiği günden bu yana kendisiyle yarışan bir parti. AK Parti Türk siyasetine yeni bir ufuk getirmiştir. Bir ihtilal yaşatmıştır. Rakiplerimizi de zoraki de olsa manzarada de olsa değişime zorladık. Artık CHP zihniyeti milletin inancına, bedellerine açıktan karşı çıkamıyor. Ülkemizin sessiz çoğunluğunu görmezden gelen bir siyaset izleyemiyorlar. Oy almak için vesayetçi çıkar kümelerine değil, milletin kapısına gitmek zorunda olduklarını öğrenmek zorunda kaldılar.” değerlendirmesinde bulundu.

“ARTIK YENİ BİR DEVRİN EŞİĞİNDEYİZ”

Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile AK Parti ve Cumhur İttifakı olarak, Türkiye’nin kazanımlarını kurumsallaştırdıklarını, tesis ettikleri özgürlük iklimiyle dışlanmış toplum bölümlerine öz itimat ve yürek kazandırdıklarını, inancı, görüşü, kökeni, meşrebi ne olursa olsun her beşere birinci sınıf vatandaş olduğunu hissettirdiklerini kaydetti.

Dünyada güçlü ve prestijli bir Türkiye inşa ettiklerini söz eden Erdoğan, şöyle devam etti:

“Artık yeni bir devrin eşiğindeyiz. Çıraklık, kalfalık, ustalık ve gayret devrinden sonra şahlanış devrine geçiyoruz. Ülkemizde altyapı yatırımlarını tamamlamış, demokrasisini güçlendirmiş, idare sistemini istikrara kavuşturmuş bir ülke olarak, Türkiye’yi global bir güç haline getirmek için var gücümüzle çalışmaya devam edeceğiz. Ülkemizi dünyanın birinci 10 iktisadından biri yapma amacımıza adım adım ilerliyoruz. Yatırım, hizmet, kalkınma ve ıslahat siyasetimize sürat kesmeden devam edeceğiz. İnsanlarımızın refahını, huzurunu ve güvenliğini en üst düzeye çıkarma kararlılığıyla ve Türkiye Yüzyılı eşiğinde olmanın şuuruyla milletimizden tekrar onay istiyoruz.”

“ARTIK KELAMI DİNLENEN, ETKİLİ BİR TÜRKİYE VAR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, dış siyaset ve savunma sanayiindeki planlara ait soruya, “Dış siyasette bütüncül bir planlama yaparak hareket ediyoruz. İktidara geldiğimizden bu yana Türkiye’nin memleketler arası pozisyonunu güçlendirdik, dış siyasette çok boyutlu bir yaklaşım benimsedik ve ülkemizi global bir lige çıkardık. Artık kelamı dinlenen, etkili bir Türkiye var.” yanıtını verdi.

Hem ülke içinde istikrarı sağladıklarını hem de bölge ve dünya genelinde istikrar sağlayıcı güç haline geldiklerinin altını çizen Erdoğan, güçlü, etkili, insancıl dış siyasetle memleketler arası barış ve istikrara katkı sunduklarını kaydetti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Rusya-Ukrayna savaşı sürecinde içeriden ve dışarıdan gelen dayatmalara kulak asmadıklarını ve kendi özgün yollarını oluşturduklarını belirterek, “Bu sayede hem savaşın neden olduğu aksiliklerden kendimizi koruduk hem de tahıl koridorundan esir değişimlerine savaşın kritik etaplarında aldığımız inisiyatifler başarılı oldu. Böylelikle Türkiye bugün Rusya-Ukrayna savaşında barış eforlarıyla isminden en çok kelam ettiren ülke oldu.” değerlendirmesini yaptı.

“ÇOK YAKIN BİR VAKİTTE DAHA BÜYÜK ADIMLAR ATACAĞIZ”

Erdoğan, böylelikle bu alanda hem yeni teknoloji araştırmalarına imkan sağlayacaklarını hem de gençlere yeni istihdam alanları oluşturacaklarını, bu bakımdan savunma sanayiini çok dinamik biçimde ele aldıklarını tabir etti.

Milli muharip uçağın üretilmesinin devam ettiğine işaret eden Erdoğan, şunları kaydetti:

“İnşallah çok yakın bir vakitte bu hususta daha büyük adımlar atacağız. İnsansız platformlarda geldiğimiz yer aşikâr. Bugün Türkiye bu mevzuda rüştünü ispatladı. Dünya bizi konuşuyor. Ancak gelin görün ki bu hususta bizim muhalefetin söyledikleri ortada. Bunlar geçmişte yaptıkları üzere var olan projeleri durdurmak, önüne takoz koymak istiyorlar. Savunma sanayiinde ihracat sayılarımız da son yıllarda yükseldi. 4,3 milyar doları geçtik. Önümüzdeki yıllarda bu sayı çok daha üst çıkacak ve Türkiye, global savunma pazarında çok kıymetli bir oyuncu haline gelecek. Evvel 10 milyar dolar, sonra da 50 milyar dolar ihracata ulaşacağız. Ordumuzu stratejik caydırıcılığa haiz bir noktaya getireceğiz. Türkiye teknolojik bir güce dönüşecek Türkiye Yüzyılı’nda.”