O yorumu babası yazmamış… Organize kötülük!

◊ Onur Baştürk: Manasız ve erkek hükümran bir yorum. Lakin babası yapmamış yorumu, o vakit dağılabiliriz… 

◊ Ömür Gedik: Tam epey söylenecekken yazan kişinin Sefo’nun babası olmadığını öğrendim. Umarım doğrudur. Yoksa bu bildiğin ruhsal şiddet derdim. Sefo da ailesiyle ilgili oturup düşünmeye başlardı herhalde.

◊ Orkun Ün: Ben gerçek sandım birinci başta. Dedim babalara bak artık kulak çekeceklerse toplumsal medyadan çekiyorlar. Lakin o yorumu yapan kişi Sefo’nun babası değilmiş neyse ki. Olsaydı çok açıkça ayıp etmiş olurdu oğluna.

◊ Savaş Özbey: Valla ben de gerçek sandım. Gerçek olmamasına da çok sevindim. Çok nahoş bir durum olurdu hem Sefo hem de Melisa Döngel için. Fakat yapan da tam organize kötülük galiba. Anneye de like’latmışlar bir de sanırım.

Savaş Özbey – Orkun Ün – Ömür Gedik – Onur Baştürk

Çaprazlama itiraf savaşı

Birbirlerine dair “şiddet” suçlamaları yapan Batuhan Karacakaya ve Ayşe Aslanpay’ın paylaşımları olay oldu. Çiftin görüntü savaşlarına ne diyorsunuz?

◊ Onur Baştürk: Akıl fikir diliyorum her ikisine de. O kadar kurgu duruyorlar ki, insan neye inanacağını şaşırıyor ve şuna üzülüyor: Şiddet üzere önemli bir mevzuyu alet etmelerine… 

◊ Savaş Özbey: Biri öbürünün eline “şiddet itirafı” manzarası vermiş, öbürü de ona “Ben aslında makyaj yaptım, darp değildi” kaydı. Çaprazlama itiraf savaşı. Rastgele bir durumda karşılıklı ateşlenmek üzere hazırda tutulan füzeler üzere.

◊ Orkun Ün: Günümüz bağlarının nasıl yakışıksız bir hale geldiğinin en hoş örneklerinden. Artık millet münasebet sırasında arşivcilik yapıyor. Makûs anlarını arşivliyor üstelik. Şiddet savına gelince… Batuhan’ın kendi ağzından itirafı var. Çektiği görüntüde “Kız arkadaşıma ziyan verdim” diyor. E yapmış yani. O yüzden üzgünüm lakin Batuhan sonuna kadar haksız.

◊ Ömür Gedik: Alakalarda çiftler birbirlerine karşı dedektiflik yapıyorsa orada bir sorun vardır. Ve ne yazık ki günümüz bağlarının birçoklarında sorun var. Örnekteki de bunlardan biri. Ya alakaya girmeyeceğiz ya da açık vermeyeceğiz, oraya yanlışsız gidiyor hayat.

Ateş olmayan yerden…

Ebru Şallı’yla eşi Uğur Akkuş’un konutlarını ayırdığı konuşuluyor. Beklenen son mu sizce?

◊ Savaş Özbey: Beklenen ayrılık. Ebru Şallı evliliğindeki sıkıntıları göğüslemeye çalıştı. Şiddet görmediğini söyledi mesela. Ancak bunların bir noktada patlak vereceği aşikârdı. 

◊ Onur Baştürk: Net bir şey yok galiba. Erkek tarafı “Öyle bir şey yok” demiş. Ama ne derler, ateş olmayan yerden duman çıkmaz. 

◊ Orkun Ün: Beklenen ve bir türlü gelmeyen son, evet. Bir meşakkat olduğu o denli net ki ilgilerinde. Daima ayrılık haberleriyle gündeme geliyorlar. Yahu ateş olmayan yerden bu kadar büyük bir duman asla çıkmaz. Lakin belirsizlik kafayı yedirtir beşere. Bence “Ya tamam ya devam” cümlesini artık kurmaları lazım.

◊ Ömür Gedik: “Her evlilikte bu türlü iniş çıkışlar olur” dedi aslında Ebru Şallı. Boşanacak olsalar “Dava açıldı” kaygısı. Hepimiz insanız, olur bu türlü şeyler. Güzeli olsun haklarında. Nasıl memnun olacaklarsa o denli yaşasınlar.

Rahatsız eden bir samimiyet

Sosyal medyada paylaşılan bir görüntü ile Selami Şahin’in yoldan geçen bayanları ofisine davet ettiği öne sürüldü. Sizce gerçek mi, uydurma mı?

◊ Savaş Özbey: “Etiler’de bunu herkes biliyor” diyen de var, samimiyetinden o denli olduğunu söyleyen de. Bence samimiyetse bile muhakkak ki insanları rahatsız eden bir samimiyet.

◊ Orkun Ün: Gerçektir, zira uzun vakittir konuşulan bir bahisti bu. Herkes bilirdi Etiler civarındaki. Lakin kimse ses etmezdi. Artık bizler bu olayı yaşlılığına mı vereceğiz, yoksa linç mi edeceğiz, inanın bilemiyorum.

◊ Ömür Gedik: Selami Şahin’in Etiler civarında hayranları ve tanıdıkları ile vakit geçirip toplumsallaştığını herkes biliyor. Ben hiçbir tacizine denk gelmedim, çok da sever ve sayarım kendisini. Hasta olduğunu da hiç sanmıyorum. Samimiyeti taciz boyutuna taşıyanlar olmaya başladığı için bundan sonra daha dikkatli olması gerekiyor.

◊ Onur Baştürk: Ben öncelikle şunu anlamadım; niçin zımnî bilinmeyen çekmişler Şahin’i… Ayrıyeten yoldan geçen bayanları ofisine davet etmek bana “skandal” bir şeymiş üzere gelmedi. Sonuçta ortalarında nasıl bir konuşma geçtiğini bilmiyoruz. Bilinmeyen çekilmiş manzaralara bakarak yargılamak çok kolay. O yüzden sakin olup yargılamamaktan yanayım. 

Hayranı ‘takıntılı’ olduğunun farkında değil

Ezgi Mola, kendisini takıntı haline getirip 7 yıl boyunca takip eden hayranıyla mahkemelik oldu. Hayranı mahkemede, “Amacım tanışıp samimi bir arkadaşlık kurmaktı. Kulis çıkışında selamlaştık, beni tanıdığını söyledi. Ufak bir sohbet ettik” dedi. Ne diyorsunuz bu soruna?

◊ Ömür Gedik: Ünlüler ve hayranları diye bir şey var. Genelde yeterli, bazen de problemli olabiliyor. Ziyan verme, tehlikeli olma noktasına gelmesi anlık sorun. Dünyada da örneklerini gördük, dikkatli olmak lazım. Ezgi’ye geçmiş olsun.

◊ Onur Baştürk: Valla güç bir durum. Hayranı “takıntılı” olduğunun farkında değil. Ezgi Mola da doğal olarak daima izlenmekten rahatsız olmuş. Ezgi’ye sabır diliyorum. 

◊ Savaş Özbey: Ezgi Mola’ya çok geçmiş olsun. Tipik takıntılı hayran. Şöhretin bedellerinden biri de bu maalesef. O kadar çok ünlünün başına geliyor ki. Serenay Sarıkaya’nın da otomobilini tekmelemişti biri.

◊ Orkun Ün: Böyle konular çok yaşanıyor. Takıntı büyük bir hastalık aslında. Kendilerine selam verenleri, göz kırpanları, elini sıkanları bir anda en büyük aşkları, en yakın dostları sanıyorlar. Başınıza gelirse koşarak uzaklaşın kesinlikle böylelerinden.