Kültürüyle Dünyayı Etkileyen 5 Ülke

Askeri, siyasi yahut ekonomik gücüyle değil, kültürüyle dünyayı en fazla etkileyen beş ülke…

Ülkelerin global çaptaki tesiri çoklukla askeri, siyasi yahut ekonomik güçleriyle ölçülür. Lakin kimi ülkeler kültürleri, yemekleri, moda ve cümbüş dünyaları ile iz bırakmıştır.

ABD’de yapılan bir araştırmada (US News & World Report), itibar, memnunluk, çağdaşlık, her manada modaya uygunluk ve cümbüş dünyasında değerli yer tutma üzere faktörler göz önüne alınarak dünyayı en fazla etkileyen ülkelerin listesi yapıldı.

İlk 10’daki ülkelerin birden fazla Avrupa’da yer alırken, Japonya (modernlik ve itibar bakımından), Brezilya (mutluluk ve cümbüş kültürü) ve ABD (modern ve kültürel tesir sahibi) de üst sıraları tuttu.

İşte birinci beşe giren ülkeler…

İtalya

Valentino, Armani, Versace ve Gucci üzere markalarıyla ünlü İtalya, ‘modaya uygunluk’ ve ‘revaçta olma’ bakımından tam puan aldı.

İtalyanların görünümlerine dikkat ettiği biliniyor. Lakin ayrıntıya dikkat özelliği yalnızca moda alanında değil, yemekten mobilyaya kadar birçok alan için geçerli.

Yemekte İtalyan tesirini tam olarak hissetmek için Roma’ya gidilmesi tavsiye ediliyor. Dışarıda yemek burada çok yaygın olduğu üzere, hem klâsik mutfağı hem de çağdaş yemek çeşitlerini bulmak mümkün.

Fransa

‘Modernlik’, ‘prestij’ ve ‘modayı takip etme’ bakımından yüksek puan alan Fransa’nın kültürel tesiri de dünya çapında hissediliyor.

Örneğin, Paris’te yaşayan ve Been Around the Globe isimli blog sitesinde seyahatleriyle ilgili yazılar yazan Roobens Fils bu bahiste şunları söylüyor: “Çok uzaklardaki beşerler bile Fransız mutfağı, sanatı ve modasından hoşlanıyor ve ilham alıyor. İran’a gittiğimde Moliere’i sevdiğini söyleyen beşerlerle karşılaşmak beni çok şaşırttı. İran’da Moliere’i tanıyorlar yani!”

Fransız kültürünü birinci elden deneyim edecek en yeterli yer Paris olsa da, Bordeaux, Lyon ve Toulouse da çok âlâ ve daha küçük çaplı alternatif kentler olarak görülüyor.

Bordeaux âlâ şaraplarıyla ünlü. Ayrıyeten Paris dışında çok sayıda tarihi binaya sahip bir kent. Fransa’nın en kalabalık üçüncü kenti olan Lyon ise klasik Fransız mutfağı ve üç yıldızlı Michelin restoranlarıyla biliniyor.

2000 yılı aşkın tarihi ile güneydeki Toulouse kenti terakota mimarisi ile ünlüdür.

Fransızlar ulus olarak kimlikleri ve lisanları ile de gurur duyarlar. Birçok Fransız, kendi ülkesinde, bildiği halde İngilizce yahut öteki bir yabancı lisan konuşmayı tercih etmez. “Fransa’da yaşamaya gelen biri oraya ahenk sağlamak zorundadır, zira Fransızlar size uymak için efor göstermez” diyor Fils.

ABD

ABD ‘modernlik’ ve ‘eğlence dünyasında tesirli olma’ kategorilerinde yüksek puan aldı. Amerikan sinemaları, müzikleri, televizyon programları dünya çapında izleniyor.

Ülkenin teknoloji bölümü Facebook, Twitter, Google, Amazon üzere şirketleriyle milyarlarca insanın hayatına girmiş durumda.

Bu Amerikan kimliği, her şeyin mümkün olabileceği üzerine konseyi ‘Amerikan Hayali’ne dayanıyor.

Ülkenin en büyük kenti olan ve “hiç uyumayan şehir” olarak bilinen New York City, Amerikan kıymetlerini en güzel tabir eden kenttir. Frank Sinatra bir vakitler burası için “Orada başarırsam her yerde başarırım” demişti.

Ülkenin öbür kıyısında Los Angeles’ta ise Hollywood cümbüş eserleri ile ABD’nin yanı sıra tüm dünyanın kültürünü şekillendiriyor.

Ancak bu iki kıyı ortasında değişken coğrafyası ve 300 milyon nüfusu ile ABD farklı etnisite ve kültürleri barındırıyor. Kentlerin de birbirinden farklı ruhları var. Miami Chicago üzere değil örneğin.

İspanya

Bir vakitler dünyanın en büyük imparatorluklarından biri olan İspanya, Güney Amerika’dan Güneydoğu Asya’ya birçok bölgede kalıcı izler bırakmıştır. Çincenin akabinde İspanyolca dünyada en fazla konuşulan ikinci lisandır.

A World to Travel isimli sitede seyahat blogları yazan Galiçyalı Inma Gregorio, “Gittiğim her yerde, İspanyolca lisanından dinine, mutfağından şenliklerine kadar birçok şey buluyorum ülkeme ait” diyor.

Yemeye değer verilen İspanya’nın tapas kültürü de dünyaya yayılmış durumda. Yemek toplumsallaşma ve paylaşma aracı olarak da görülüyor.

Çoğu kişi İspanya’da insanların yaşamak için çalıştığını ve hayata karşı rahat bir tavır takındığını söylüyor.

İngiltere

‘Prestij sahibi olma’ kategorisinde İngiltere üst sıralarda yer alıyor. İngiltere’de yaşayanlar güçlü bir çalışma etiği, değişime açık olma ve yeni buluşlar üretme özellikleriyle övünüyor. Dünyanın en yeterli üniversitelerinin bir kısmı İngiltere’de bulunuyor.

İngilizce lisanı, tesiri ve yaygınlığının yanı sıra, öteki lisanlardan ödünç alma esnekliği ile biliniyor. Çok sayıda insan dışarıdan gelerek bu ülkede yeni bir hayat kurabiliyor.

Ancak İngilizlerin her vakit söyledikleri şeyi kast etmediklerini akılda tutmak gerekir. Tam olarak ne denmek istendiğini anlamak için lisandaki nüansları bilmek ve beden lisanını gözlemek gerekir.

Dünyanın kıymetli finans ve iş merkezlerinden biri olan Londra’ya çalışmak için başka ülkelerden gelen çok sayıda insan var. Müze, tiyatro ve konser salonlarının bolluğu ile kültür dünyasını çok yakından takip etmek, daima yapacak bir şey bulmak mümkündür bu kentte.

Ayrıca Londra kültür merkezi olarak tek seçenek de değil. Edinburgh dünyanın en büyük sanat şenliğine mesken sahipliği yaparken Birmingham da kültür dünyasında kıymetli bir yer edinme yolunda.