Hadise mi o! Şaşırtan benzerlik

◊ Onur Baştürk:

Hakikaten benzemiş Hadise’ye. Photoshop fazla abartılmış güya.

◊ Savaş Özbey:

Deniz photoshop’u çok abartıyor. Ben de benzettim Hadise’ye

◊ Orkun Ün:

Vallahi benzemiş. Uzaktan bakın, “Hadise mi ya o?” diye mırıldanıyorsunuz çabucak. Deniz Seki’nin başı yıllardır paylaştığı fotoğraflarla kaygıda. Bir lobi var daima onunla uğraşıyor, “Photoshop kurbanı Deniz” haberlerinin sayısını takip etmek imkânsız. Lakin artık eminim bilerek yapıyor bunları. Güzeline gidiyor onun da, muhakkak.

◊ Ömür Gedik:

Bence yalnızca Hadise’ye değil öteki bir sürü ünlüye benzemiş. Deniz çok tatlı ve toplumsal medyasıyla, verdiği pozlarla uğraşıyor, ortada bu türlü şeyler de oluyor olağan.

Kadir çuvalladı
Alaçatı’daki bir yerde, bir bayanla samimi halde görüntülenen Kadir Doğulu, “Benimle konuşmak isteyen herkesle sohbet ederim, bir müşkülü varsa dinlerim” dedi. Doğulu sizce inandırıcı mı, yoksa çuvalladı mı?

◊ Onur Baştürk:

Yani hiç açıklama yapmasa daha yeterliydi. Bu açıklamayla kendini ele vermiş oldu. Üste çıkmaya çalışan bir hava, inandırıcı olmayan bir münasebet ve daha neler neler…

◊ Savaş Özbey:

Valla bize nazaran çuvalladı lakin eşi Neslihan Atagül’e nazaran inandırıcı ve o imajlar “gürültülü ortamda olağan bir konuşma”… Gürültü-müşkül diyalektiği doğal ki herkesten evvel kendilerini ilgilendirir. Atagül ikna olduktan sonra kimseye kelam düşmez alışılmış.

◊ Orkun Ün:

Çuvalladı alışılmış. Sormak isterim Kadir Bey’e,benim bir müşkülüm olsaydı benimle de o denli ilgilenir miydi? Yani olacak iş değil. Ego fışkıran bir açıklama yapmış resmen. “Herkesin müşkülünü dinlerim”, “O gece 80 bayanla konuştum” vesaire… Bıraksın bu işleri, bizler ondan daha akıllıyız eminim. Yemeyiz bunları. Neyse sen otur Kadir, sıfır!

◊ Ömür Gedik:

Hem inandırıcı, hem çuvalladı. İnsanları dinlemesinde, konuşmasında bir sorun yok ancak o gece özelinde o ortamda kaygı dinlenmez. “Çok gürültü var, menajerime bildiri atın” der geçersin. Ders almıştır herhalde. Ve öbür ünlü erkeklere de örnek olmuştur.

Aşkları gerçek değil miydi?
Neslihan Atagül ve Kadir Doğulu, münasebetlerinin en başından beri “mükemmel ve âşık çift” imajı çiziyordu. Sizce tüm bunlar gerçek değil miydi?

◊ Ömür Gedik: Neden gerçek olmasın ki? Hele bir “bal böceğim” görüntüleri var ki açıp açıp izliyorum, sevgi dolu ve içtenler. Sevgiyi kıskanmasak…

◊ Onur Baştürk: Gerçekti ya da değildi fakat o kalıba bir müddet sonra onlar da inandılar sanırım. Artık de o imaj bu türlü kolay bir imaj yüzünden umulmadık bir biçimde yara aldı. 

◊ Savaş Özbey: “Mükemmel âşık çift”in üstüne o kadar oynadılar, o kadar yatırım yaptılar, o kadar darladılar ki insanları, galiba olaya reaksiyon de biraz bundan büyüdü. “E hani hepimiz mutsuzduk, bir siz ülkü çifttiniz?” tepkisiyle bu kadar gündeme geldi bu konu. Aldatma, çok samimiyet ya da öbür bir şey… Beşerler yaşanan şeye değil, gözlerine sokulan abartılı tiyatroya kızdılar aslında.

◊ Orkun Ün: Bence gerçek değildi. İnsan kendinde ne eksikse onu konuşur, ondan bahseder. Onlarda, görünenin bilakis en eksik olan aşk ve hürmetti bence. Kendilerini garip bir oyunun içine sokmuşlardı ve vakit zaman bilgisiz oyuncu ve müzikçi tayfasını da yanlarına çekmeye çalışıyorlardı. Neyse ki patladı o balon…

İkonik pozlar
Ajda Pekkan’ın Vogue mecmuasına verdiği pozlar çok konuşuldu. Nasıl buldunuz “ikon” pozlarını?

◊ Savaş Özbey: Bayıldım. Marilyn Monroe ya da Audrey Hepburn sinemalarından fırlamış üzere. “Türkiye’nin en Batılı figürü, yurtdışı tanıtımlarında bir halde kesinlikle kullanılmalı” diye yazdım. Bakın onda da photoshop var ancak bunu Ajda olarak yapıyor. Ajda’nın photoshop’lu halini görüyoruz. Deniz Seki üzere bir diğerine dönüşmüyor.

◊ Orkun Ün: Olağan ki hoş. Aksini söylersek ‘lal’ oluruz bence. Ajda Hanım her vakit star. Örnek olsun bence hem gençlere hem yaşıtlarına.

◊ Onur Baştürk: Pozların hepsi pek ikonik. Cüneyt Akeroğlu’nun eline sıhhat. Ajda’nın hak ettiği pozlar hepsi. Unutulmaz ve vakitsiz.

◊ Ömür Gedik: Star pozları, spor, genç ve dinamik…

Gerçekçi değil
“Çağatay Ulusoy ve Ece Sükan aşk yaşıyor” dedikodusuna ne diyorsunuz? Yorumlarınızı alalım…

◊ Savaş Özbey:

Hiçbir bilgiye dayanmadan yalnızca fikrimi söylüyorum, yok o denli bir şey. Tahminen de Ece’yi biraz tanıdığım için. Yani birbirlerine çok uygun değillermiş üzere geliyor.

◊ Onur Baştürk:

Ben de Savaş üzere inanmadım bu söylentiye. Pek gerçekçi gelmedi. Ortamlarda azıcık yan yana görülen herkesin sonu flört değil hani.

◊ Ömür Gedik:

Dedikodu diyorum. Sanmıyorum bu türlü bir şey olduğunu.

◊ Orkun Ün: Hiç ilgilenmiyorum desem? Sonra da “Nedir bu erkeklerin kendilerinden yaşça büyük bayan sevdası” diye sorsam…

FBI’dan pak kâğıdı
Demet Akalın, geçmişte Amerika’da trafik kazası yapan Okan Kurt ülkeden vize alamayınca “FBI’dan pak kâğıdı” aldırdığını açıkladı. “FBI’dan pak kâğıdı almak” diye bir şey var mı sizce?

◊ Orkun Ün:

Sanmam, yoktur o denli pak kâğıdı falan. Hem nasıl alınıyor ki? Nereye başvuruyorsun mesela? Hahahah. Öbür bir yazı aldırmıştır, ona da bizler anlayalım diye “temiz kâğıdı” demiştir bence Demet.

◊ Onur Baştürk: İlahi Demet! FBI’dan pak kâğıdı nasıl alınıyor? O denli başvurunca veriyorlar mı herkese? Okan Kurt tahminen de herkes üzere vize mağdurudur yalnızca.

◊ Savaş Özbey: FBI’a ısmarladım, tez gele, tez gele… Pak kâğıdı isteyince FBI ne yazmış? “Efendi çocuktur. Ağırbaşlı. Eli ayağı da düzgün, aile babası. Verin gitsin vizeyi mi” Federal Soruşturma Bürosu’nun işi ne ki aslında? Doğal ki bunlarla uğraşacak. Hele bir uğraşmasın, Akalın basar masraflı şarkıyı: “Nerede bu ofis? Nerede bu Birleşik Devlet?”

◊ Ömür Gedik: Varsa bu türlü bir kâğıt, bayanlar FBI kapısında kuyruk olur. Etrafımda dedektif tutan tutana. FBI uygun fikirmiş!