Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu: “İsrail’in akınlarından ötürü üzüntülüyüz”

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu: “İsrail’in hücumlarından ötürü üzüntülüyüz”

ESKİŞEHİR – Eskişehir’e bir dizi ziyaretler için gelen ve konuşmasında muhalefeti eleştiren Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, “Bugün adayım diye çıkan kimi şahıslar “YPG terör örgütü değildir” diyor. Terör örgütü değildir de nedir?” dedi.

Bir dizi ziyaretler ve ‘Hemşehri Dernekleri Buluşması’ programı için Eskişehir’e gelen Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, bir otelin toplantı salonunda sivil toplum temsilcileri, partililer ve hemşehri derneklerinin üyeleri ile bir ortaya geldi. Düzenlenen programa AK Parti Eskişehir Milletvekili Emine Işık Günay, AK Parti Eskişehir Milletvekili Nabi Avcı, AK Parti Eskişehir Milletvekili Harun Karacan, AK Parti Eskişehir Vilayet Lideri Süleyman Reyhan, Cumhur İttifakı’nda bulunan partilerin yöneticileri, birçok değerli isim ve vatandaşlar katıldı. İftar yemeğinden evvel iştirakçiler okunan Kur’an-ı Kerim tilavetini dinledi. Çavuşoğlu, burada iştirakçilerle birlikte orucunu açıp, iftar yaptı.

“İsrail ordusunun Filistin halkına uyguladığı zulmü şiddetle kınıyorum”

Yemeğin akabinde kürsüye çıkan AK Parti Eskişehir Vilayet Lideri Süleyman Reyhan, “Bu mübarek ayda İsrail ordusunun Filistin halkına uyguladığı şiddet ve zulmü şiddetle kınıyorum. Malumunuz son vakitlerde yaşadığımız sarsıntı felaketi nedeniyle Ramazan-ı Şerif’i biraz buruk ve hüzünlü yaşıyoruz. Milletimiz, devletimizle birlikte depremzede kardeşlerimizin yanlarında olmuş, dayanağa koşmuştur. Devletimiz her vakit olduğu üzere canla başla bir çalışmayla zelzele bölgesindeki vatandaşlarımızın elinden tutmuş ve yaralarını sarmak için vakit kaybetmeden harekete geçmiştir, devlet ve millet el ele vermiştir. Çok şükür ki uğraş etmekten yorulmayan ve gecesini gündüzüne katan bir cumhurbaşkanımız var. Onun liderliğinde yaralarımızı en kısa müddette saracağımıza yürekten inanıyorum. Zorlukların üstesinden birlikte gelecek, dayanışma içinde olmanın gücüyle daha da güçlenerek yolumuza devam edeceğiz. Eskişehir’imizin geleceği ve Türkiye yüzyılın inşası yolundaki kıymetinin farkındayız. Önümüzdeki süreçte Allah’ın müsaadesiyle değerli temsilcilerimiz ile daima diyalog halinde olacağız” dedi.

“‘Nasıl gözlemci olabiliriz?’ diye bize soruyorlar”

Reyhan’dan sonra kürsüye çıkan Mevlüt Çavuşoğlu, gündeme dair hususlarda değerlendirmelerde bulundu. Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, Türk Devletleri Teşkilatı dair konuşmasında, “Şimdi Türk Dünyası’nı ve Türk Devletleri ve Teşkilatı’nı daha da güçlendirmek için gece gündüz çalışıyoruz. ve son tepede Semerkant’taki dorukta Türk yatırım fonunu da kurduk, fakat bizim temel hedefimiz Türk Devletleri Teşkilatı’nı global bir aktör olmak. Dünyanın her yerinden, ‘nasıl gözlemci olabiliriz?’ diye bize soruyorlar. Etrafımızdaki ülkelerin çok büyük ilgisi var, başta Ukrayna olmak üzere. ve gözlemci olmayı hak eden ülkeler de var. Bunlardan bir tanesi Finlandiya, bir tanesi Estonya, bir tanesi Moğolistan, Japonya ve Kore. Zira Türk devletlerine gözlemci olabilmek için Türkçe’nin ya da akraba lisanlarının bir adedinin o ülkede resmi lisan olması gerekiyor. En son tekrar Ukrayna savaşı başladıktan sonra hem Kırım Tatarları hem de Alaska Türkleri’ne Eskişehir’imiz kucak açmıştır. Biz de dünyanın neresinde olursa olsun Kırım Tatarlarına da sahip çıkacağız. Alaska Türkleri’ne de sahip çıkacağız, Uygur Türkleri’ne de sahip çıkmaya devam edeceğiz, Suriye Irak Türkmenleri’ne de sahip çıkacağız, Gagavuz kardeşlerimize de sahip çıkacağız. Evladı Fatihan, Balkanlar’daki tüm kardeşlerimize, din kardeşlerimize, akrabalarımıza sahip çıkmaya devam edeceğiz. Hakikaten Kırım Tatar Ulusal Marşı ne der? ‘Ant etmişim milletimin yarasını sarmaya, Nasıl olur da iki kardeş birbirini görmesin'” dedi.

“Türkiye adaletten yanadır”

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ile bugünkü gerçekleştirdikleri görüşmelerden de bahseden Çavuşoğlu, Ukrayna’daki savaş hakkında, “Bugün mevkidaşım Lavrov ile Ankara’dan görüşmeler gerçekleştirdik. Doğal Ukrayna’daki savaşı, Kırım Tatarları’nı, Kırım’ın durumunu da değerlendirdik. Önümüzdeki günlerde, geçen gün görüştüğüm Ukrayna Dışişleri Bakanı ülkemize davet ettik. Biz bir taraftan Ukrayna’nın hudut bütünlüğünü, toprak bütünlüğünü, egemenliğini güçlü bir halde desteklerken, barış için uğraş sarf ediyoruz. Samimi efor sarf ediyoruz. Türkiye üzere Cumhurbaşkanımız Erdoğan üzere barış efor sarf eden öbür bir ülke, diğer bir başkan var mı? Yok. Neden? Türkiye adaletten yanadır. Türkiye direkt yanadır. Türkiye güçlünün değil haklının yanındadır. Türkiye haktan yanadır. Hasebiyle bir taraftan unsurlu duruşumuzu sürdüreceğiz. Öbür taraftan her iki tarafla da eşit bir formda görüşerek barış için gayret sarf edeceğiz. Tahıl muahedesinin uzatılması için uğraşlarımız devam edecek. Zira dünyadaki her bir haneye katkı sağlıyoruz. Dünyadaki gıda-fiyat istikrarını sağlayarak her bir haneye Türkiye’nin bu formülle katkısı vardır. Birebir halde esir takası, tıpkı biçimde nükleer santrali üzere kıymetli bahislerde da orta buluculuğumuzu, eforlarımızı sürdürmemiz gerekiyor. Tekrar bu savaşın bir an evvel kalıcı bir halde sonlandırılması için de dünyanın güvendiği ülke Türkiye. Bu savaşın kazananı olmaz. Lakin çok daha fazla insan ölür savaş devam ederse, biz bu savaşın bir an evvel durması için her türlü çabayı sarf edeceğiz” tabirlerine yer verdi.

“Güçlü bir formda reaksiyonumuzu verdik”

İsrail’de Müslümanlara karşı yapılan saldırlar hakkında da konuşan Mevlüt Çavuşoğlu şöyle devam etti; “İsrail’in ataklarından ötürü Mescid-i Aksa’nın kutsiyetine yaptığı taarruzlardan ötürü da hüzünlüyüz. Fakat hüzünlü olduğumuz kadar da kızgınız. Zira İsrail Ramazan ayında Mescid-i Aksa’ya pervasızca bir taarruz düzenledi. ve orada ibadet eden kardeşlerimize nasıl saldırdıklarını gördünüz. Bu hiçbir şeye yakışmaz. İnsanlığa da yakışmaz vicdana da yakışmaz. Hangi vicdan kabul edebilir bunu? Neymiş efendim de provokasyon varmış. Mescid-i Aksa’da namaz kılmanın nesi provokasyon? Namaza durmuş insanları nasıl dövdüklerini, nasıl ittirdiklerini, namazlarını bozdurduklarını görüyorsunuz. Bunun ne manası, ne münasebeti olabilir? Bugün olağan güçlü bir halde reaksiyonumuzu verdik. Bugün İsrail Dışişleri Bakanı’yla da görüştük. Buraya gelirken yolda görüştük. Kendisine de birebir biçimde bunun kabul edilemeyeceğini, bu türlü bir şeyin Türkiye tarafından, Müslümanlar tarafından hiçbir vakit kabul edilemeyeceğini, derhal bunlara son vermeleri gerektiğini de söyledik. Öbür taraftan alışılmış Filistin Dışişleri Bakanı Riad Malki kardeşimi de aradım. Kendisinden de bilgiler aldım. Türkiye’nin, Türk milletinin ve tüm Müslümanların yanlarında olduğunu söyledik. Cumartesi günü İslam İşbirliği Teşkilatı’nın harika toplantıya davet ettik. Toplantı gerçekleşecek. Yakın bir vakitte Bakanlar seviyesinde de tekrar bir ortaya geleceğiz. Geçmişte olduğu üzere bu işin peşini bırakmak yok. Evvelce de öyleydi, fevkalâde toplantılar, Birleşmiş Milletler’de aldırdığımız kararlar. Buradan da İslam dünyasına bir davette bulunmak istiyorum. Biz bilhassa İstanbul’daki harika tepelerde ve toplantılarda Filistinli kardeşlerimizi tekrar Mescid-i Aksa’nın kutsiyetini korumak için atmamız gereken adımlarla ilgili karar aldık. Bu kararları bu adımları atmak yalnızca Türkiye’nin sorumluluğunda değil, tüm İslam ülkelerinin, ümmetin sorumluluğundadır. Münasebetiyle İslam ülkelerine buradan davetimiz gelin daha birlik, kararlı bir biçimde, daima birlikte adım atalım. ve kardeşlerimize yönelik bu çeşit hücumların önüne geçelim. Ancak biz Filistin ve Kudüs davasını hiçbir vakit bırakmayacağız. İsrail’le başlattığımız diyalogda da şunu söyledik. İsrail’e tekrar büyükelçilerimizin atanması ya da bir diyaloğun asla ve asla, Kudüs ve Filistin davası değerine olmayacaktır. ve bizim kırmızı çizgimizdir. Bu husustaki hassasiyetimiz, milletimizin hassasiyeti de ortadadır. Tüm dünyaca da bilinmektedir. Yalnızca Kudüs’te mi Mescid-i Aksa’da mı? Son vakitlerde kutsal dinimiz İslam’a, kutsal kitabımız Kur’an-ı Kerim’e yönelik hücumları görüyorsunuz. İslam düşmanlığı ve Müslümanlara yönelik hücumlar artık haddini aşmıştır. Pekala neden bu taarruzlar daima Türk Büyükelçiliklerinin önünde oluyor ya da bizim bayrağımızla birlikte Kur’an-ı Kerim’e saldırıyorlar pervasızca? Zira Türk milleti ve Türkiye, İslam’ın da sancaklarıdır da ondan. İslam düşmanlığına, her türlü ırkçılığa, yabancı düşmanlığına sonuna çabamızı sürdüreceğiz, sürdürmemiz gerekiyor.”

“Türkiye’de koalisyonlar devri bitti”

Seçimlere dairde konuşan Mevlüt Çavuşoğlu, ‘Türkiye’de koalisyonlar devri bitti’ dediği konuşmasını şöyle sürdürdü;

“Bugün herkes Türkiye’de seçimlerin ne vakit yapılacağını konuşuyor. Konuşmuyor bile. Beş senede bir olacağını biliyor. Mahallî seçimlerde yani bir erken seçim bir seçim tarihinden evvel bir şey olacak da Allah korusun bir belediye liderimiz başka ruhsal ya da bir sebepten ötürü vefat etmediği sürece konuşulur mu? Olsa bile kendi içinden seçilir. Türkiye’de koalisyonlar periyodu bitti. İşte görüyoruz koalisyonla yönetilen en güçlü Avrupa ülkelerine. Ben artık 9 sene oldu toplam Avrupa Birliği Bakanı olarak, 8 seneyi geçti Dışişleri Bakanı olarak. Yalnızca İtalya’da 8’den fazla Dışişleri Bakanıyla çalıştım. Her 2 senede bir, 1 senede bir, 1,5 senede bir hükümet değişiyor. Bir tek Fransa istikrarlı. İşte İngiltere kaç tane başbakan değişti? Şurada son 1 sene içinde 3 başbakan değişti. Cumhurbaşkanımız hatırlamıyordu kaç tane başbakanla çalıştığını. Maalesef o denli koalisyonla yönetilen ülkelerde bu türlü oluyor. Lakin ülkemizde istikrar var. Bunun değerini bilelim. Artık birileri çıkıyor. Yok şu sisteme döneceğiz, yok bu sisteme döneceğiz. Türkiye’nin bundan geri dönmesi mümkün değil. Bir defa halkımız müsaade vermez. Neymiş efendim de Cumhurbaşkanı tekrar meclis geçecekmiş. O günleri de gördük. 367’yi dayattılar bize birinci periyotta. O denli değil mi abi? Dayattılar. Anayasa Mahkemesi karar verdi. Yani bir nevi orada kimlerin devrede olduğunu biliyoruz biz. Halbuki meclis içtüzüğü ve anayasa açık, açılış için 3’te 1 çoğunluk kâfi. Neymiş efendim de 3’te 2 olması lazım. O vakit meclis hiçbir vakit açılamaz. Meclisin çıkardığı hiçbir karar geçerli değildir. Şayet bu mantıklı olsaydı. Yani millet elindeki gücü bu biçimde direkt gücü aslında vermez. Zira gerçek olmadığına inandığı için müsaade vermez. Yoksa milletvekillerini seçiyor, meclise gönderiyor. Egemenlik kayıtsız koşulsuz milletindir dediği çatının altında milletvekillerinin de milletimizi düzgün temsil etmesi değerli. Fakat idare sistemi öteki bir şey. Yani bizim ülkemizin o karanlık, o çalkantı günlere gitme lüksü yok. O denli bir periyotta hizmet etmek mümkün değil. Bakıyorum bizim dışişleri bakanlarına 3 ay, 4 ay, 5 ay. Hepsi değerli beşerler. Bir sene yapana şanslıymış diyoruz. O denli mi? ya ben şu anda Cumhuriyet tarihi periyodunda en uzun Dışişleri Bakanlığı yapan 2’nci şahısım.”

“Bize karşı olun ancak Türkiye’ye karşı olmayın”

Türkiye’nin global pozisyonunu devam ettirmesi için topyekün diplomasi yapılması gerektiğinin altını çizen Çavuşoğlu, “Türkiye’nin dünyada global pozisyonunu devam ettirmesi için topyekun diplomasi yapmamız lazım. Tıpkı devlet, millet el birliğinde her bahiste birlikte çalıştığımız üzere. Bunun öteki seçeneği yok. Diğer türlüsü olmaz. Hasebiyle bu türlü 7’li koalisyonmuş yok 8’li koalisyonmuş, yok kanun kararında kararnameyle girenleri çıkaracaklarmış olmaz. Biz bunu söyleyince de rahatsız oluyorlar. Niçin rahatsız oluyorsunuz? Ben söylemiyorum ki, genel lideriniz kanun kararında kararname ile atılanları işlerine geri getireceğim diyor. Artık benim FETÖ’yle teması mutlaklaşmış, bakanlığımızda komiteyle ve kanun kararında kararnameyle uzaklaştırılmış ve birçoğu da yurt dışına kaçmış, 630 FETÖ’cüyü getireceksin. Bu devletin sırrı ne olacak? Bunların sadakati devlete millete mi? Değil. Bunları siz söylüyorsunuz. Ben söylemiyorum. Kimi çıkaracaksınız o vakit? Onu söyleyeyim. PKK’lıları mı çıkaracaksınız? FETÖ’cüleri mi çıkaracaksınız? Daha açık konuşun daha açık. Ne çıkarımız varsa karşı çıkıyorsunuz. SİHA’ya da karşı çıkıyorsunuz. Bakacağız, durduracağız, soruşturacağız. Nesini soruşturuyorsun? Eski zihniyet, o ihtilali engelleyen zihniyet hortlamak üzere. İnsan iktidara karşı olur da ülkenin kazanımlarına karşı olmaz. Ben onları daima mecliste yalvarıyorum. Bize karşı olun ancak Türkiye’ye karşı olmayın. Türkiye’nin çıkarlarına karşı olmayın kardeşim. Cumhur İttifakı Türkiye sevdasıyla bir kurulmuş bir ittifaktır. Ortamıza yeni arkadaşlarımız yeni partiler de katıldı. Bize güç ver. Türkiye sevdası. Devletimizi, milletimizi, maksatlarına ulaştırmak için. Çıkar ittifakı yok bizde. ‘Maalesef Türkiye Azerbaycan’a yardım etti’ diyenlerden bir şey olmaz bu memlekete. Bize aferin desinler diye siyaset yapanlardan bu memlekete bu millete bir yarar gelmez. Vallahi gelmez, billahi gelmez. Yani bunların o denli bir kaygısı de yok esasen. İHA’lara, SİHA’lara karşı çıkanların sıkıntısı ne? Tekrar yurt dışına bağımlı mı kalalım? Biz bugün yüzde 80’e çıkarmasaydık yerlilik ve ulusallık oranının bir tane SİHA’yı bile uçuramazdık. Zira vermek istemiyorlar. Mesela Kanada, evvel kamerayı vermiyordu istemiyordu. Artık motorları da vermek istemiyor. Kanada’nın bizimle ne sıkıntısı var? Hiçbir kederi yok. Lakin Azerbaycan Karabağ’ı geri aldı diye rahatsızlar. Biz bunlara mı hizmet edeceğiz? Kimisi diyor ki Suriye’den çekileceğiz. Suriye’nin hudut toprak bütünlüğünü tanıyoruz da bugün Suriye’den çekildiği vakit bu boşluğu kim dolduracak? PKK’ya, YPG’ye operasyon yapmayın diyor. Ne işiniz var diyor Suriye’de. YPG’yle PKK’nın teröre takviye verdiği halde birebir örgüt olduğu Amerika’nın resmi kaynaklarında var. Resmi raporlarında var. Lakin bugün adayım diye çıkan kimi şahıslar “YPG terör örgütü değildir” diyor. Terör örgütü değildir de nedir? Her gün oradan saldırıyor. Okullarımıza roket attılar. Öğretmenlerimiz, çocuklarımız şehit oldu, askerimiz şehit oldu, polisimiz şehit oldu. Kim yaptı bu taarruzları? Bunu yapanlara terörist denmez de ne denir? Kusura bakmasınlar. Onlar bunlardan rahatsız olabilir. Lakin biz onları rahatsız devam edeceğiz. Türkiye’den rahatsız olanlara biz de rahatsız etmeye devam edeceğiz. Lakin milletimiz her şeyi görüyor. Her şeyi biliyor. ve 14 Mayıs demokrasi bayramıdır. Milletimiz sandığa gidecek. Biz 14 Mayıs’a kadar hepsi her şeyi söyleyeceğiz. Herkes söyleyecek hakkıdır. Lakin kararı milletimiz verecek. Milletimiz hangi kararı verirse herkes de onu kabul edecek” dedi.

“Her seçimde olduğu üzere seçimlerimiz şeffaf olacak”

Son olarak 14 Mayısta gerçekleşecek olan seçim hakkında da Mevlüt Çavuşoğlu şöyle konuştu;

“Ve biz seçimlerin gözlemlenmesi için de Avrupa Kurulu Parlamenter Meclisi, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı tekrar bizim kendi bölgesel örgütlerimiz de var. AGİT parlamenter üzere birçok gözlemci kuruluşu davet ettik. Her vakit olduğu üzere her seçimde olduğu üzere seçimlerimiz şeffaf olacak. Seçimlerimiz demokratik olacak. Fakat 2 tane HDP, PKK’ya takviye veren, daha evvel müsaade vermediğiniz gözlemci siyasi partilerin kontenjanından Avrupa Kurulu Parlamenter Meclisi Müşahede Heyeti’ne dahil olmuş. Daha evvel de uyardık, tekrar uyardık, tekrar koymuşlar. Daha evvel olduğu üzere o ikisi buraya geldiler. Zira HDP, PKK propagandası yaptılar. Yani bu sefer de onların da ülkemize girmesine müsaade vermeyeceğiz. Zira onlar gözlemci olarak gelmiyorlar, provokatör olarak geliyorlar. Avrupa Kurulu’nda 11 yıl misyon yaptım. Objektif istikrarlı olması gerekiyor. Bir kurumun prestiji da en az ülkelerin prestiji kadar değerlidir. Zira o kurumlarda hepimiz daima birlikte çalışıyoruz.”

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, konuşmasının akabinde AK Parti Eskişehir Vilayet Lideri Süleyman Reyhan’ın ikramını kabul etti. Çavuşoğlu, iftar programının akabinde KYK Doğan Aslan Beyefendi öğrenci yurdunda kalan depremzede vatandaşları ziyaret edip, daha sonra kentteki gençlerle buluşacağı öğrenildi.