15 Mayıs’ta Kılıçdaroğlu cumhurbaşkanı olursa ne olur? Destici açıkladı

Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı Mustafa Destici, 15 Mayıs sabahına Kemal Kılıçdaroğlu’nun cumhurbaşkanlığında uyanılması durumunda yaşanabilecek senaryoyu Haber7’ye açıkladı.

15 Mayıs’ta Kılıçdaroğlu cumhurbaşkanı olursa ne olur? Destici açıkladı
Yayınlama: 12.05.2023
14
A+
A-

  •    Haber7-Özel

 

14 Mayıs seçimlerine Cumhur İttifakı kapsamında giren Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı Mustafa Destici, Haber7 Genel Yayın yönetmeni Osman Ateşli‘ye dikkat çeken açıklamalarda bulundu. Ekonomiden, Milli savunma sanayinde yaşanan gelişmelere ilişkin birçok konuda konuşan Destici, 15 Mayıs sabahında 7’li masanın cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu’nun cumhurbaşkanı seçilmesi durumunda yaşanabilecekleri sıraladı.

Destici, 15 Mayıs’ta Kılıçdaroğlu‘nun cumhurbaşkanı olduğu bir Türkiye’de dağları terör örgütlerine dar eden operasyonların tamamının duracağını ve Türkiye açısından çok kötü dönemlerin yaşanacağını söyledi. 

İşte Destici ile gerçekleştirdiğimiz röportajımız;

15 MAYIS’TA TÜM OPERASYONLAR DURUR

15 Mayıs sabahına Kemal Kılıçdaroğlu’nun başkan seçildiği bir senaryoda uyandığımızı varsayarsak, şu an dağları terör örgütlerine dar eden operasyonların tamamı durur mu?

Evet, çok net durur. Durduğu gibi de çözüm sürecinin daha beteri yaşanır. Bakın, biz çözüm sürecine karşıydık hatta burada da program yaptık. Bizim başından beri ifade ettiğimiz gibi terörle müzakere olmaz, mücadele olur. Devlet o zaman bir adım attı ve sonuçlarını hepimiz gördük. Hendek Çukur hadiselerinde yüzlerce binlerce askerimiz ve polisimiz şehit oldu. Ve bu hainlerden Diyarbakır’ı, Şırnak’ı, Cizre’yi ve Hakkâri’yi ancak bu şekilde temizleyebildik. O dönem bazı kişiler çıkmış Demirtaş’ın suçsuz olduğunu ya da siyasi suçlu olduğunu söylüyor. Peki, o dönemde öz yönetim ilan eden kimdi? Doğubayazıt’a mitinge çıkıp burada terör devleti kuracağız diyen bunu da herkes görecek diyen kimdi? Daha terörist başı Abdullah Öcalan’ın heykelini dikeceğiz diyen kimdi? 37 tane masum insanın sokağa çıkın, karşılık verin diyerek katillerin azmettiricisi olan kimdi? Demirtaş değil miydi? Kılıçdaroğlu hem operasyonları durdurur hem Suriye’nin kuzeyinden askeri çekerek alanı tamamen ABD destekli ve onun kontrolündeki PYD YPG yani PKK’ya bırakır. Kayyumları alır ve bütün belediyelerin yerine PKK’lı, HDP’li belediye başkanlarını atar ve tekrar o işten atılan terör örgütüne mensup oldukları için işten atılanları da işe doldurur. 

Bu yatırımlarda savunma sanayindeki yatırımlar da durur. Çok açık ve net olarak bunu görüyoruz. Özellikle bizim milliyetçi, ülkücü vatansever, millet perver arkadaşlarımız bu seçmenlerimiz bunları iyi değerlendirmesi lazım. Anlıyorum onların kırgınlıkları olabilir, kızgınlıkları olabilir, partilerinde problem yaşamış olabilirler. Belki de umduklarını bulamamışlardır. Ama gün şahsi düşüncelerle tercih yapma günü değil. Çünkü bu tarafta onların kızgınlıkları, öfkeleri, kırgınlıkları var ama diğer tarafta da devletin varlığı, ülkenin bütünlüğü, milletin kardeşliği söz konusu. Yani buna göre karar vermeliler. Herkes İyi Partinin ve Meral Akşener’in milliyetçi olmadığını bu süreçte açık ve net gördü. Dolayısıyla ben onların da aklıselim davranarak, öfkelerini ve kızgınlıklarını yenerek Cumhur ittifakına Büyük Birlik Partisine ve Cumhurbaşkanımıza oy vereceklerini düşünüyorum.

Birde tabi Kılıçdaroğlu dışında iki Cumhurbaşkanı adayı daha var. Orada da yine milliyetçi sahihlerle onlara oy vermeyi düşünenlere de bir çağrım var. Seçimi kazanma hatta ikinci tura kalma gibi bir şansı olmayan bir adaya verilecek oy neticede Kılıçdaroğlu’na verilmiş sayılacaktır. Bunun içinde ikinci tura seçimi götürmeyi hedeflemektedirler. Orada da amaçladıkları bu seçim üzerinden bir kargaşa çıkarmaktır. Ben milliyetçi seçmenlerimizin belli hataları görseler de ben yine oylarını Cumhurbaşkanımıza vermelerini, çünkü bu hatalar düzeltilebilir, kırgınlıklar giderilebilir, kızgınlıklar dindirilebilir ama devlet zarar görürse bunu tamir etmek çok zor olduğunu söylemek istiyorum. Ülke bölünürse, ülkenin bir bölümünde özerklik kurulursa geri dönüşü çok zor olur. Çünkü mesele o zaman artık uluslararası, birleşmiş milletlerin, Avrupa birliğinin gündeminde olan bir konu haline gelir. Türkiye’nin ve Türk milletinin inisiyatifinin dışına çıkar. Bu duru bizi çok zorlar, bizi çok hırpalar. Yani bizi çok yorar. Kırk yıllık terörle mücadeleden daha fazla bizi yorar. Kürt, Türkmen, alevi, Sünni, diyerek kardeşliğimizi dinamitlemeye çalışıyorlar. Buna asla fırsat vermemeliyiz. Bugüne kadar Türkiye Cumhuriyeti Devletinin tarihinde ya da öncesinde mezhepsel kimliğini açıklayarak oy isteyen bir Cumhurbaşkanı adayı görülmüş müdür? Görülmemiştir.  Mezhepçiliğin bakın, bizim coğrafyamızı getirdiği durum ortadadır. Suriye bu gün niye bu beslenmeye çalışıyorlar. Bu neyin sonucudur? Bu mezhepçiliğin sonucudur. Şimdi Kılıçdaroğlu bunları bilmiyor mu? Bunları bile bile Kılıçdaroğlu gerçekleştiriyor ise bu bir yerlerin talebiyle ya da kendi ideolojisi düşüncesiyle böyle olduğu için bunu yapıyor diye inanıyorum. Yoksa durup dururken bir insan neden mezhepsel kimliğini öne çıkarma gereği hisseder ki? Bu kabul edilebilir bir şey değildir. 

 
 

 

‘ONLAR BİZE MUHTAÇLAR’

Türkiye dış politikada ve diplomaside son yıllarda gerçekten bütün masalarda olduğunu hissettirdiğini görüyoruz. Tabi Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın önderliği de burada çok büyük rol oynuyor. Türkiye’nin diplomaside söz sahibi olmasını neye bağlıyorsunuz?

Şimdi Türkiye artık kendi ayakları üzerinde durmaya başladı. Yani güçlendi. Savunma sanayide attığı adımlar, kendine bir güven geldi Türkiye’nin. Türkiye şu anda minnet etmiyor, kendisi yapıyor. Doğalgazını kendi gemisiyle çıkarıyor, petrolünü kendi kurulumuyla arıyor buluyor. TOGG yerli üretime başladı. Nükleer santralini kuruyor, güçlü bir ordusu var, güçlü bir deniz kuvvetleri var, hava kuvvetleri var. Ve milleti var. Genç bir nüfusu var. Biz onlara muhtaç değiliz, onlar bize muhtaçlar. Ve Türkiye coğrafyasının lideri. Azerbaycan- Ermenistan savaşında Karabağ’ın işgalden kurtulurken biz bunu gördük. 

‘KARABAĞ’IN DEVAMI OLACAK’

 Doğru yerde durmakta önemli değil mi iş birliklerinde?

Tabii, çok doğru. Yani şimdi inanan kesimler içinde şunu söylemek istiyorum, Türk milliyetçileri için Türk dünyasının da yüzyılın olayıdır Karabağ’ın işgalden kurtarılması. Neticede sadece Azerbaycan’ın meselesi değildi o. Bir Türklük davasıydı. Yani orada sırf Türk oldukları için, Müslüman oldukları için binlerce insan soykırıma uğramış, katledilmiş ve Azerbaycan’ın neredeyse %30’na denk gelen toprak bütünlüğü Küçücük Ermenistan tarafından işgal edilmişti. Kendi bunu yapabilecek gücü var mı? Gücü nereden alıyor? O dönemde Rusya’dan alıyor, Fransa’dan alıyor, İngiltere’den alıyor, Amerika’dan alıyor. Yoksa bunu yapabilir mi? Yapamaz. Ama şimdi bütün bu saydığım devletlere rağmen Türkiye bütün gücüyle, can Azerbaycan’ın yanında durdu. Ve Karabağ işgalden kurtarıldı. Daha devamı olacak inşallah. O Zengezur geçidi açılacak, Türk dünyası ile kara bağlantımız sağlanacak. Hızlı demiryolu yapılacak, otoban yollar yapılacak ve dolayısıyla Türk dünyası ile karadan da bağlantımız işler hale gelecek. Böyle Gürcistan’dan dolanmak zorunda kalmayacağız.

Kılıçdaroğlu’nun projesinde Azerbaycan pas ediliyor, Ermenistan üzerinden 

Tabi işte, onlar Ermenistan’ın dostluğunu önceliyorlar. Şimdi bunlar baktığınız zaman biz ülke olarak kimle problem yaşamışsak bunlar onun yanında saf tutmuşlar. Ermenistan ile Azerbaycan problem yaşıyor, Kılıçdaroğlu’nun dış ilişkilerden sorumlu baş danışmanı çıkıp Azerbaycan aleyhine, Ermenistan aleyhine, Türkiye aleyhine açıklamalar yapıyor. Zaten HDP tamamen öyle. Yunanistan ile problem yaşıyoruz CHP sözcülerinden bazıları Yunanistan lehine açıklama yapıyor. Kıbrıs’ta Rum tezlerini savunacak duruma geldiler.  Şimdi CHP milletvekilleri terör örgütü HDP’yi savunuyor Türkiye cumhuriyeti devletine karşı. E biz Libya’da Amerika ile karşı karşıya geliyoruz bunlar Amerika’nın yanında saf tutuyor.  Ne işimiz var bizim Libya’da demek, Amerikan’ın yanında saf tutmaktır. Evet, bizim işimiz var orada. Amerika’nın ne işi varsa bizim ondan öncelikli ve mühim işimiz ve hakkımız var. Suriye’nin kuzeyiyle ilgili de öyle. Ne işimiz var bizim Suriye de diyor? Peki, dönüp Amerika’ya senin ne işin var Suriye’de? Sen neden PKK’ya bu kadar on binlerce silah gönderiyorsun? Derdin ne diyor mu Kılıçdaroğlu? Hiç ağzından böyle bir cümle duyduk mu? Duymadık. İşte vatandaşlarımızın bunu gidip değerlendirmesi lazım. Öbür taraftan maneviyatı yüksek olan kardeşlerime de seslenmek istiyorum. Şimdi onları da istismar etmeye çalışıyorlar. Çünkü o 7’li masanın içerisinde her türlü parti var.

Ayasofya, 86 yıldır kapalıydı. Fatih Sultan Mehmet hanın vasiyetidir bize emanetidir, Ayasofya. Zamanında bunun için vakıf kurmuş. Ayasofya’nın yaşatılması ve cami olarak kullanılması için. Ayasofya bugün 86 yıl sonra ibadete açıldı. biz Müslümanlar için, inanlar için, ne kadar tarihi bir hadisedir. Ne diyorlardı kimse yapamaz, açamaz, batının tepkisi olur, Yunanistan’ın tepkisi olur, ABD’nin tepkisi olur, Ortodoks dünyasının tepkisi olur, herkes böyle söylüyordu. Ne oldu? Açıldı. İşte bütün bunlar korku duvarlarını yıktı. Ve tam bağımsız bir şekilde Türkiye’nin, Türk milletinin kardeş ve Türk ve İslam dünyasının ve mazlumlar öncelenerek Türkiye’de siyaset gelişiyor.

‘ERDOĞAN’IN YANINDA PAZARLIKSIZ KENETLENDİK’

Muhalefet daha çok propagandalarla, ince söylemeler üzerinden seçim çalışmalarını yürütüyor. Hükümet de projelerle, yapacaklarını anlatarak, yaptıklarını anlatarak eserlerini göstermeye çalışarak, bir propaganda yürütüyor. Tabi siz Cumhur ittifakı millet ittifakı mukayesesi yapıyorsunuzdur mutlaka. Kılıçdaroğlu ve Erdoğan mukayesesi yapmak isteseniz neler söylemek istersiniz?

Mukayese yapılacak bir durum yok ortada. Yani Kılıçdaroğlu ile Erdoğan’ın nesini mukayese edelim. Yani bir tarafta sadece iki yıllığına devlette bir görev ele geçirmişsin SGK genel müdürüsün, SGK’yı batırmışsınız, emekli maaşları memur maaşları ödenemez duruma gelmiş.  Emekli maaşlarını düşürmüş 2000’den sonra işe başlayanlarla ilgili. Yani bu başka nesi var Kılıçdaroğlu’nun şimdi Tayyip Erdoğan ile kıyasladığınız zaman? Tayyip Erdoğan 21 yıldır Türkiye Cumhuriyeti devletine başbakan ya da cumhurbaşkanı olarak hizmet ediyor. Sadece Türkiye’de değil. Dünyanın en tecrübeli liderlerinden devlet başkanlarından bir tanesi. Bende bir partinin genel başkanıyım. Diğer ittifak ortağı partilerimizin de genel başkanları. Bizde 30 yıldır mazisi tertemiz olan şehit lider Muhsin Yazıcıoğlu’nun kurucusu olduğu partinin hem de genel başkanıyım. Türkiye’nin en önemli partilerinden birinin genel başkanıyım. Bende Cumhurbaşkanı adayı olmayı bilmez miydim? Elbette bilirim. Ama Türkiye’nin bu dönemde birliğe ihtiyacı var. Büyük birliğe ihtiyacı var. Ve Türkiye’nin bu dönemde tecrübeli ve dünyada da ağırlığını kabul ettirmiş bir devlet başkanına ihtiyacı var. Onun için biz Tayyip beyin Cumhurbaşkanı adaylığı etrafında kenetlendik. Hiçbir pazarlık yapmadan bir cumhurbaşkanı yardımcılığı talebimiz olmadı, bir bakanlık talebimiz olmadı, milletvekili pazarlığı yapmadık. Sırf Türkiye için, Türk devleti için, Türk milleti için, Türk İslam coğrafyası ve yeryüzü mazlumları için biz bunu kabul ettik. Böyle bir kıyaslamayı haksızlık olarak görürüm sayın cumhurbaşkanımıza.

TCG Anadolu’nun üstüne çıktınız. TOGG’un direksiyonuna geçtiniz. Milli muharip uçağına dokundunuz. İnsansız hava araçlarımıza aynı şekilde. Tüm bunları yaparken duygularınız nelerdi? Neler hissettiniz? 

Gurur duydum. Yani gerçekten bu eserler ile gurur duydum. İşte en son TEKNOFEST’e de gittik. Orada da sergilenen eserler ile gurur duydum. Bunu gerçekleştiren işçilerimizle, mühendislerimizle, girişimcilerimizle, yatırımcılarımızla, firmalarla tek tek gurur duydum. Diğer taraftan Bayraktar grubuyla, Baykar ile gurur duyuyorsunuz. Öbür taraftan Ankara’da TUSAŞ’ınızla, savunma sanayi başkanınızla, teyinizle, tainizle, havelsanınızla, roketsanınızla MK’enizle gurur duyuyorsunuz. Her biri ayrı yerli bir şey üretiyor. MKE deniz topunu üretti. Bakın deniz topu sadece birkaç ülkede üretiliyor. Ve bize çok yüksek maliyetle satıyorlar. Her istediğinizde de vermiyorlar. Önceden parayla alamazken Türkiye bunu üretmeye başlatınca, fiyat düşürüp üretmeyin biz size satalım diyorlar. Bu projeleri yapanlardan emeği geçenlerden Allah razı olsun ama şimdi bu projelerin duracağı endişesini yaşıyor ve gerçekliğini görüyorum. 

ENERJİ HAMLELERİNDEN SONRA EKONOMİK SORUNLAR SONA ERECEK

Pahalılık var, enflasyon yine herkesin problemi. Maaşlar ile ilgili sıkıntılar var. Bunun yanında bir taraftan da çözüm üretilmeye çalışılıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın en son “artık alt yapıya yapacağımız büyük yatırımların sonuna yaklaşıyoruz, bundan sonraki katma değerlerimizi halkın refahına, vatandaşlarımızın refahını arttırmak için harcayacağız” diye bir açıklaması oldu. Siz artık yeni bir dönemin başlayacağını ön görüyor musunuz?

Ben pandemiden bu yana bunu söylüyorum. Kanal İstanbul dâhil, pandemi başladıktan sonra, büyük yatırımların ayni acili yeti olmayan yatırımların ötelenebileceğini ve dolayısıyla önceliği tamamen vatandaşımıza vermemiz gerektiğini belirtiyorum. Vatandaş merkezli bir ekonomik model uygulamamız gerektiğini ifade ettim. Ve şimdi Sayın Cumhurbaşkanımız da bunu dillendirmeye başladı. Tabi Türkiye’nin ekonomisinde sorunlar yaşanmasının sebebi bu gün değildir. Bu geçmişten gelen bir problemdir. Biriken sorunlardır. Bizim ekonomik problemimiz temelde iki tanedir. Bunlardan bir tanesi ticari açık diğeri bütçe açığıdır. Peki, cari açık nereden kaynaklanır? Dış ticaretten kaynaklanır. Yani aldığınız sattığınızdan çok yüksekse ev bu aradaki farkı da başka gelirler ile karşılayamıyorsanız bu size cari açık olarak döner. 2019 yılına geldiğimizde cari açığı epey kapatmış hatta artıya geçiyorduk. Ama pandemi krizi patladı ve tedarik zinciri bozuldu. Enerji hammadde fiyatları inanılmaz derecede yükseldi ve turizm gelirleri de sıfıra indi. Buna bağlı olarak tekrar cari açık oluşmaya başladı. Peki, bizim bu dış ticaret açığımız nereden kaynaklanıyor? Bunun tam anlamıyla sorunu enerji ithalinden kaynaklanıyor. İşte biz şimdi nükleer santraller, kendi gazımızı bulduk, petrol çıkarıyoruz. Bütün bu süreçleri tamamladığımızda biz tekrar cari artıya geçeceğiz. Ve dışarıdan da para almak zorunda kalmayacağız. Çünkü dövizi biz çoğunlukla bunları almak için kullanıyoruz. Bunun için bizim dövize ihtiyacımız var ve döviz ülkemizde bir yatırım aracına dönüşmüş durumda. Bundan da kurtulunca bu sorunları sona erdirmiş olacağız.

 

 

GAZA, PETROLE İNANMAYANLAR MÜHENDİS YOLLASIN BAKTIRSIN

Muhalifler inanmıyor ama efendim, petrol veya gaz bulunduğuna? 

Onlara da bedava neye inanmıyorlar? Fatura ödemiyorlar işte şu anda. Akşener’e de bedava, Kılıçdaroğlu’na da, Karamolluoğlu’na da. Sadece PKK’lı yoldaşlarına ve ittifak ortaklarına bedava değil. Onlara İHA, SİHA, akıllı bomba, roket var. Yani onun üzüntüsünü yaşıyor olabilirler. Ama gerçek orta da, gidip bakabilirler.

Siz gidip gördünüz değil mi?

Elbette gittik. Biz açılışta oradaydık. İnanmayan mühendis yollayıp bakabilir. 
Osman Ateşli: Aslında CHP’li belediye başkanı Ali Babacan’a çok güzel bir şekilde Kilyos’ta anlatmıştı.

Evet, anlattı. TOGG’u da övmüşler. Ama onlar şunu biliyorlar, bunları takdir ederlerse vatandaşın desteğini Cumhurbaşkanımızın ve Cumhur ittifakına daha yüksek olacağı korkusuyla fazla dile getirmiyorlar. Hatta fırsat buldukça kötülemeye çalışıyorlar. Biliyorsunuz Babacan önce Bayraktar ailesine laf attı, sonra Kılıçdaroğlu attı. Tam TEKNOFEST’in başladığı gün Atatürk Havalimanı’nı Amerikalı bir şirkete vereceğini açıkladı. Meral Akşener “gaz gerçekten çıktı mı? Putin’in bir kıyağı mı?” gibi şeyler söyledi.

 
KAYNAK: HABER7

Bir Yorum Yazın
Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.