Yargıtay, AYM’nin Atalay kararını neden tanımadı? Yargıtay Başkanı Akarca “bireysel başvuru” konusunu böyle değerlendirmişti

Yargıtay, AYM’nin Atalay kararını neden tanımadı? Yargıtay Başkanı Akarca “bireysel başvuru” konusunu böyle değerlendirmişti
Yayınlama: 10.11.2023
7
A+
A-

Haberler.com Genel Yayın Yönetmeni Bedia Teymur,geçen ay Türkiye Cumhuriyeti Yargıtay Başkanlığı’nda Yargıtay Başkanı Hüseyin Akarca ile röportaj yapmış ve Akarca, “Bireysel başvuru hakkında temel hak ve özgürlüklerin korunması amaçlanmaktadır. Ama bunun çerçevesinin belki biraz daha netleştirilmesi Anayasa’da ve yasada dile getirilebilir.” şeklinde açıklama yapmıştı.

“BİREYSEL BAŞVURUYU HAK ARAMANIN ÖNEMLİ BİR PARÇASI OLARAK GÖRÜYORUM”

Akarca, konuşmasında “Prensip itibariyle 2012 yılından itibaren anayasamızda ve yasamızda uygulanmaya başlanan temel hak ve özgürlükleri koruyan bir anlayışla bireysel başvuru kabul edildi. Özellikle de Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin iş yükünü de azaltmayı öngördü. Bunu ben vatandaşlarımız için önemli bir kazanım olarak görüyorum. Bu gerçekten önemli bir şey. Prensip olarak karşı değilim. Yani bireysel başvuruyu bir hak aramanın önemli bir parçası olarak görüyorum ama bunun kapsamını, sınırlarını anayasa ve yasa aslında çizmiş. Yasa yolunda ileri sürülen itirazların ve değerlendirmelerin artık bireysel başvuruya konu olmayacağı açık. Şimdi burada tazminatlarla ilgili, faizlerle ilgili, çalışma hayatıyla ilgili, ceza hukukuyla ilgili, delil değerlendirmesiyle ilgili yasaya, usulüne uygun şekilde elde edilmiş delillerle saptanmış ve buna göre verilmiş bir kararın bireysel başvuruda değiştirilmesi bir hukuk karmaşasına ve kaosa yol açar.” demişti.

“YASAL YETKİNİN AŞILMAMASI GEREKİR”

Akarca,konuşmasının devamında, “Yani, Anayasa Mahkemesi’nin elbette yetkisi var ama bu yetki de yasayla ve anayasayla çerçevelenmiş durumda. Bir yetki aşımının, yasal bir yetkinin aşılmaması gerektiğine dikkat çekiyorum. Burada uzmanlıklarına göre belirlenmiş bir iş dairesinde, ne bileyim bir borçlar hukukuna bakan, işte bizim ilgili hukuk dairelerimizde ya da ticaret dairesinde bütün kavramları ters düz edecek aslında bireysel başvuru konusu olmadığını düşündüğümüz ya da zorlama bir yorumla bu kapsama alınıp bu kararlara aykırı, Yargıtay’ın kökleşmiş içtihatlarına aykırı olarak verilen kararların topluma zarar vereceğini ve yeni bir karmaşaya yol açacağını değerlendiriyoruz. Yoksa elbette ki bu vatandaşlarımız için bir kazanımdır. Bireysel başvuru hakkında temel hak ve özgürlüklerin korunması amaçlanmaktadır. Ama bunun çerçevesinin belki biraz daha netleştirilmesi Anayasa’da ve yasada dile getirilebilir, düzenleme yapılabilir. Bu kastettiğimiz bu.” ifadelerini kullanmıştı.

NE OLMUŞTU?

Avukat Can Atalay, 14 Mayıs’ta yapılan genel seçimde milletvekili seçildi. Ancak Atalay, Gezi Parkı Davası’nda aldığı 18 yıl hapis cezası Yargıtay tarafından onandığı için tahliye edilmedi. Atalay’ın avukatları, Anayasa’nın milletvekillerine yasama dokunulmazlığı getiren 83. maddesine dayanarak seçim sürecinin ardından müvekkillerinin tahliyesi ve hakkındaki yargılamanın durması istemiyle Yargıtay’a başvurdu. Yargıtay bu talebi reddetti. TİP Hatay Milletvekili, Yargıtay’ın kararı sonrası avukatları aracılığıyla AYM’ye bireysel başvuruda bulundu. Tahliye ve yargılamanın durdurulması istemi görüşüldü, AYM başvuruyu Genel Kurul’a sevk etti. AYM Genel Kurulu 25 Ekim’de oy çokluğuyla Can Atalay’ın “seçilme hakkı” ile “kişi hürriyeti ve güvenliği” haklarının ihlal edildiğine hükmetti. Karar, Gezi Parkı Davası’na bakan ve hükmü veren İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderildi. Yargıtay 3. Ceza Dairesi, 8 Kasım’da AYM’nin Can Atalay için verdiği “hak ihlali” kararına rağmen Atalay’ın tahliyesini reddetti ve bu yönde karar veren Anayasa Mahkemesi üyelerinin yetkilerini aştığını savunarak söz konusu AYM üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunma kararı da aldı.

“BİZ TARTIŞMADA TARAF DEĞİL HAKEM KONUMUNDAYIZ”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ise bugün Özbekistan ziyareti dönüşünde uçakta yaptığı açıklamada “Biz tartışmada taraf değil hakem konumundayız. Yargının iki kurumu arasındaki yetki tartışmasının çözüm yeri anayasadır, yasalardır. Ancak mevcut anayasamız ve yasalarımız, bu konuda yetersiz kalmaktadır. Biz meseleye sloganik yaklaşmıyoruz. Ülkenin hayrına çözümler peşindeyiz. Son konuda kim haklı kim haksız değil, neler yapılması gerektiği penceresinden bakıyoruz. Bu sorunun çözüm yeri yasalardır. Ancak yasalarımız bu konuda da yeteriz kalmaktadır. Ülkemizi bir an önce yeni anayasaya kavuşturmanın gerekliği ortaya çıkıyor. Yeni anayasa meselesini ısrarla gündemde tutmamızın, günlük siyaset söylemi değil, hayati bir konu olduğu, bu vesileyle herhalde daha iyi anlaşılmıştır İnşallah bu hususta yeni anayasa çalışmaları en kısa sürede başlatılır.” şeklinde konuştu.

Kaynak: Haberler.com / Hukuk

Mehmet Akarca Bedia Teymur Yargıtay Hukuk 3. Sayfa Politika Haberler