Prof. Dr. Yusuf Özkır: ‘Sayın Erdoğan çok çalıştığı için kazandı’

Anadolu Ajansı (AA) Yönetim Kurulu Üyesi ve İstanbul Medipol Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yusuf Özkır, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın seçim başarısını, ‘Sayın Erdoğan çok çalıştığı için kazandı. Çalışmanın Türkiye’de etkisi pek çok ideolojiden daha fazla.’ sözleriyle değerlendirdi.

Prof. Dr. Yusuf Özkır: ‘Sayın Erdoğan çok çalıştığı için kazandı’
Yayınlama: 31.05.2023
9
A+
A-

Anadolu Ajansı (AA) Yönetim Kurulu Üyesi ve İstanbul Medipol Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yusuf Özkır, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın seçim başarısını, “Sayın Erdoğan çok çalıştığı için kazandı. Çalışmanın Türkiye’de etkisi pek çok ideolojiden daha fazla.” sözleriyle değerlendirdi.

Türkiye Araştırmaları Vakfınca (TAV), Fatih’teki vakıf merkezinde “Cumhurbaşkanlığı Seçim Sonuçları” başlıklı panel düzenlendi.

Vakıftan Fatih Muslu’nun moderatörlüğünü yaptığı panelde, Prof. Dr. Yusuf Özkır, TAV Başkanı Hasan Basri Yalçın ve Milli Savunma Üniversitesinden Doç. Dr. Hüseyin Alptekin seçim sonuçlarına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Özkır, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı “seçim kazanma makinesi” ve “siyasetin şampiyonlar ligi şampiyonu” olarak niteleyip, Erdoğan’ın bu dönemle 26 yıl Türk siyasi hayatında etkin bir lider konumunda olduğunu söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın seçimi kazanmasını sağlayan faktörlere işaret eden Özkır, şöyle konuştu:

“Birincisi, Sayın Erdoğan çok çalıştığı için kazandı. Çalışmanın Türkiye’de etkisi pek çok ideolojiden daha fazla. Sokak röportajlarında insanlara ‘Neden Erdoğan’a oy vereceksiniz?’ diye sorulduğunda ‘Çok çalıştığı için.’ cevabını görüyoruz. Bu çalışmaların sonucu olarak kalkınma yatırımlarını görüyoruz. Çanakkale Köprüsü’nden Zigana Tüneli’ne, Ovit Tüneli’nden Yusufeli Barajı’na, Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nden Marmaray’ına kadar olan yatırımlar. Savunma sanayi yatırımları da ‘Erdoğan çalışıyor.’ yaklaşımını destekleyen bir atmosfer oluşturdu.”

Başarının ikinci faktörünün Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın milletin gönlüne girmesi olduğunu vurgulayan Özkır, bir diğer etkenin ise Erdoğan’ın “Bağımsız Türkiye” vurgusu olduğunu dile getirdi.

Özkır, deprem konusunda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ortaya koyduğu söylemin, bölgede yapılan çalışmalarla desteklendiğini, bölgedeki seçim sonuçlarının da bu söylemlere halk nezdinde güveni ortaya koyduğunu belirtti.

AA’nın seçim sonuçlarını iletmedeki başarısı

Seçim sonuçlarının sağlıklı bir şekilde alınması konusunda Anadolu Ajansının başarılı bir çalışma ortaya koyduğuna vurgu yapan Özkır, şöyle konuştu:

“Hem birinci seçimde hem de ikinci turda AA üzerine kurgulanan bir algı operasyonu ve yine AA üzerinden yürütülmek istenen bir manipülasyon süreci vardı. Sanki Ajansın Kılıçdaroğlu’nu düşük gösterdiği ve bu yüzden rakamların az olduğuna dair bazı belediye başkanları, siyasi aktörler ve bazı gazeteciler de çıkıp konuştu ama günün sonunda AA, kendisine ulaşan ve YSK ile uyuşan verileri sisteme sundu. Genel Müdür’den en alttaki çalışana kadar yaklaşık 3 bin kişi çok ciddi bir emek ortaya koydu. Manipülasyon olma ihtimali sıfırdı. AA, süreci çok iyi yürüterek birtakım manipülasyonların, provokasyonların, algı operasyonlarının da önüne geçmiş oldu. Bu seçim sürecinde itibar kazanma ve imajını kuvvetlendirme anlamında da AA’nın ön plana çıktığının altını çizmemiz gerekir.”

TAV’ın seçim araştırma sonuçları

Prof. Dr. Yalçın ise seçimler öncesi TAV olarak yaptıkları araştırma raporlarını değerlendirerek, birinci tur öncesi seçim sonuçlarını milliyetçi ve tepkisel milliyetçi oyların belirleyeceği sonucunu bulduklarını söyledi.

Toplumun yüzde 70’inin Millet İttifakı ve HDP arasındaki ilişkinin farkında olduğunu belirten Yalçın, bu ilişkinin ciddi bir gerilim yarattığını kaydetti.

Yaptıkları araştırma sonuçlarında tepkisel milliyetçiliği ve yönelimini de tespit ettiklerini anlatan Yalçın, şunları aktardı:

“Görünen oydu ki milliyetçilik çok önemli bir rol oynayacaktı ve HDP’ye yönelik tepki, tepkisel milliyetçilik dediğimiz şey bu anlamda önem kazanacaktı. Zaten ikinci tura geldiğimizde de bunun benzer sonuçlarının çıktığını gördük. Biz birinci tur bittiğinde Sinan Oğan’ın aldığı yüzde 5’lik oranın yaklaşık yarısının ikinci turda kararsız olabileceğini, 1,25’inin Cumhurbaşkanı Erdoğan’a, 1,25’inin de Kılıçdaroğlu’na yönelebileceğini düşünüyorduk. İkinci tur öncesi yaptığımız araştırmada ise 1.75’inin Cumhurbaşkanı Erdoğan’a, 1.25’inin ise Kılıçdaroğlu’na gidebileceği, kararsızların ise oransal olarak dağıtılabileceğini öngörüyorduk.”

Yalçın, seçmenlerin büyük çoğunluğunun tercihlerini değiştirmeyip kararlarını çok önceden verdiklerini ifade ederek, seçmen davranışlarının büyük oranda kalıplaştığını aktardı.

Muhalif adayların oylarının Erdoğan tepkisi üzerinden biriktiğini vurgulayan Yalçın, şunları kaydetti:

“Tek bir sebep göstermek gerekirse, ‘Neden Erdoğan’a oy verdiniz?’ diye bir soru soruyoruz. ‘Güvendiğim ve inandığım için.’ tercihi yüzde 41’lerde çıkıyor. ‘İstikrar için’ tercihi yüzde 30 civarında çıkmış. ‘İcraat ve vaatleri için.’ yüzde 25 civarında çıkmış. ‘Karşı tarafa tepki olsun diye oy verdim.’ diyenlerin oranı ise sadece yüzde 4.4. ‘Neden Kılıçdaroğlu’na oy verdiniz?’ sorusuna ‘Değişim için.’ diyenlerin oranı yüzde 56. Aslında Kemal Kılıçdaroğlu’nun kişiliğini, siyasi çizgisini ilgilendiren bir sonuç olmadığı ortaya çıkıyor. ‘Güvendiğim ve inandığım için.’ diyenler yüzde 25. Bunlar CHP seçmenine tekabül ediyor diye düşünülebilir. ‘Vaat ve programları için.’ diyenler yüzde 11. Bunlar da HDP ile elde edilen sonuç. ‘Karşı tarafa tepki için.’ yüzde 6,3. Yani en az yüzde 60-65 civarında seçmen Kılıçdaroğlu’nun adaylığı ile ilgilenmiyor. Özellikle Erdoğan’ın iktidardan uzaklaşması için oy kullanmış gibi gözüküyor.”

“Muhalefet ise ‘Hayır, bunu yaptırmayacağım’ diyerek gitti”

Doç. Dr. Hüseyin Alptekin de vatandaşın karşısında en basitinden en komplikesine doğru gidebileceği bir tutarlılık paketi bulduğunu ifade ederek, “Kamuoyu yoklaması da bunu söylüyor. Ne diyor kamuoyu yoklaması? Erdoğan seçmene bir şeyle gitti. ‘Ben bunu yapacağım, buna oy istiyorum.’ Muhalefet ise ‘Hayır, bunu yaptırmayacağım.’ diyerek gitti. Anti-Erdoğancılıkla gitti. Erdoğan karşıtlığıyla yani Kılıçdaroğlu kimseye gönül rahatlığıyla ‘Bana oy ver, senin istediğin aday benim.’ diyemedi. ‘Bana oy vermeyin ama Erdoğan’ı düşürmek için oy verin.’ dedi. Hatta bunu çok net bir şekilde de söyledi.” diye konuştu.

Bu seçim galibiyetinin sadece kişisel karizma ve icraatlarla açıklanamayacağını vurgulayan Alptekin, “Türkiye Yüzyılı’yla, yerli ve milli söylemle ilgili olduğunu düşünüyorum. Çünkü bu sadece vatandaşı çekmedi, aynı zamanda normalde çok birbirine benzetemeyeceğimiz farklı siyasi aktörleri bir araya getirebildi.” İfadelerini kullandı.

Bir Yorum Yazın
Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.