Atatürk’ten sonra Türkiye siyasetini yönlendiren, sonra yönlendirmenin ötesine geçip siyaseti belirleyen, zamanla kışkırtmalarıyla toplumu ayrıştırıp, hoyratça askeri darbelerle aydın kesimini tırpanlayan, toplumsal dokuya kanser bulaştırmakla meşgul eller ve akıllar, 2007 seçimlerinden bu yana telaş içinde.
Çantada keklik, ipini çektiği yere götürdüğü Türkiye, ipini çekiştirmeye başladı. İstemediği yere götüremiyorlar artık.
Destekledikleri siyasetçiler, sivil toplum örgütleri, medya ve akademisyenleri gözden düşüyor, iş camiası, sermayenin hızlı el değiştirmesiyle piyasadaki belirleyici gücünü kaybediyor, sesi çok çıkan ama etkisi azalan borazanlarıyla sabit fikirli, kısıtlı bir kitleye daralıyordu etki alanları.
Etkileri günden güne azalsa da yürümeye başlayan Türkiye’nin paçasına asılma, en azından onu geciktirecek hamleler yapma kabiliyetlerini koruyorlar hala. 70 yıldır alıştıkları bir ezberleri var, onunla dolanıp tutmaya çalışıyorlar ülkenin kolunu, bacağını.
Ancak toplum, uzun zamandır her alanda değişim ve dönüşüm talebiyle zorluyor devleti, gömleği dar geliyor. Bir doygunluk noktasına geldi, onu aşacak siyasetler, ekonomiler, eğitimler, toplumsal çözümler talep ediyor. Devlet toplumun gerisinde kaldı, onu yakalamaya, toplum, düğmeleri atan gömleğinden kurtulmaya çalışıyor. Çıkışı gösteren, yolu açacak.
Bu süreçte iç siyaset, kürdanla diş karıştırır gibi yapay gündemlerle oyalanıyor. Bitmiş, bayat, sabit fikirli, son kullanma tarihi geçmiş ezber siyasetin, aslında karşılığı kalmadı toplumda. Ancak hala tadı tuzu gitmiş siyaseti önümüze koymakta ısrar ediyor sahnedeki siyasi parti ve onun profesyonel (!) yöneticileri.
27 Temmuz’da ‘Cumhuriyetçi vatanseverler, hareketten partiye!’ başlığıyla veryansintv.com’da parti programına da dönüşebilecek taslak bir bildiri yayınladı yazar Nihat Genç. ‘Cumhuriyetçi Vatanseverler Hareketi’ olarak tanımladı girişimi. Partiye dönüşür mü dönüşmez mi bilemeyiz ama siyasette temsilini göremediğimiz bir alana işaret ettiği kesin.
Nihat Genç, iktidara da muhalefete de yaranamayan, medyanın itip kaktığı, milleti, devleti ve diniyle kavgası olmayan, parasızlık uğruna doğru bildiğini söylemekten çekinmeyen bir yazar okuyucusunun gözünde. Bildirisi de bir karşılık buldu. Sermayenin desteklemediği yeni bir Kuvva-yı Milliye ruhu canlandırılabilir mi, merakla gözleyeceğiz.
‘Yerel Seçimler De Sürprizli Olur’ başlıklı yazımızda altını çizdiğimiz gibi, 7 ile 14 milyon arasında değişen, sandığa gitmeyen bir seçmen kitlemiz var. İktidarı zorlayacak bir kitle. Böyle bir kitle niye sandığa gitmiyor, varolan partilerden niye beklentisi yok, bunu da umursayan ve araştıran yok.
Acaba ’Cumhuriyetçi Vatanseverler Hareketi’ bu küskün kitlenin talebine karşılık olabilir mi, boşluğun ne kadarını karşılar? Hareket, ülke siyasetini yeniden biçimlendirebilir mi?
Millet, dar gelen gömleğinden kurtulmaya kararlı. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kuruluş ilkeleri, devleti ve toplumu güncelleyen ilkelerdir. Ancak güncelleme yarım kalmış, hedeflerine ulaşması engellenmiştir Atatürk’ten sonra.
Devlet ve millet, ruhunu yeniden bulma arayışı içinde. Yüz binlik partilerin 10-20 milletvekili çıkarma kurnazlıklarıyla eğleşecek hali yok. Çıkış kapısını gösterenle ilgileniyor. ’Cumhuriyetçi Vatanseverler Hareketi’ gibi hareketler, ancak kırabilir küflenmiş, ezber siyasetimizin en az 70 yıllık kaderini.